ULUSAL BİRLİK HAREKETİ

CUMHURİYETİMİZİ KURULUŞ AYARLARINA GETİRMEK, ATATÜRK’ÜN EBEDİYETE İNTİKALİNDEN ÖNCE MEVCUT OLAN TAM BAĞIMSIZ ULUS DEVLETİMİZİN YENİDEN TESİSİ GEREKMEKTEDİR.
VATAN İÇİN EL ELE VEREREK, TARIMI HAYVANCILIĞI, SANAYİMİZİ BANKALARIMIZI, SERMAYEMİZİ KURTARABİLİR, TÜRK MİLLETİNİ SÖMÜRGE ULUSU/ MÜSTEMLEKE OLMAK YERİNE BATI ÜLKELERİNDEN DAHA ZENGİN HALE GETİREBİLİRSİNİZ..
KENDİSİNİ ATATÜRKÇÜ, TÜRKÇÜ, KEMALİST, MİLLİYETÇİ, DEVRİMCİ, TURANCI VD ŞEKİLLERDE ADLANDIRAN TÜM VATANSEVERLER, ATATÜRK’ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ GEREĞİNCE AYNI ÇATI ALTINDA BİRLEŞMELİ AYNI ŞUUR VE İNANÇLA MÜCADELE ETMELİDİR. AKSİ TAKTİRDE KENDİ VATANIMIZDA PARYA BİLE ALAMAYACAĞIZ.
HİÇ BİRİMİZ ATATÜRK OLAMAYIZ ANCAK EL ELE VERİRSEK ONUN ÜLKEMİZ İÇİN YAPTIĞI HER ŞEYİ YAPABİLİRİZ.
HAYDİ, VATAN İÇİN EL ELE VERELİM.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ ÇATISI ALTINDA BİRLEŞELİM.

Arkadaşlar,
Uluslararası şirketler ve emperyalist ülkeler karşılarında, kaderde, tasada ve kıvançta birleşmiş, Ulus/millet haline gelmiş tam bağımsız devletler istemiyor.

Küreselleşme sürecinde Ulus bütünlükleri, ulus-üstü yapılanmalar tarafından üstten, ayrılıkçı yerel dinamikler tarafından alttan törpülenmektedir. Bu gün artık Savaşlar uluslar üstü güçlerle, Ulusal birlik ve bütünlüğünü sağlamaya çalışan devletler arasında yapılıyor. Uluslar-üstü güçler, Türkiye Cumhuriyetine kendi ekonomi kurallarını, kendi kültür endüstrilerini ve kendi medyalarını dayatıyorlar.
Ulus devletleri yıkmak isteyenler ile Ulus devletlerin devamından yana olanlar arasında sanki bir fikir mücadelesi varmış ve o bir karmaşaya sebep oluyormuş görüntüsü verildiğinden, hiçbir ulus devlet, içeriden ülkeyi yıkmaya çalışan işbirlikçi organizasyonlarına karşı yasal önlemler alamadığı gibi Uluslar-üstü güçler o ülkenin ekonomisi ve medyası vasıtasıyla istilaya çalıştığı ulusun birlik ve beraberlik içerisinde olma bilincini kaybetmeye başlamasını ve kaynaklarının yabancılara akmasını önleyememektedir.

EMPERYALİSTLER KENDİLERİ ULUSLAŞIRKEN BİZE AYRIŞMAYI DAYATIYORLAR!
Arkadaşlar,
Küreselleşmecilerin çok kültürcü söylemlerini sürdürürken, Ulus Devlete karşı temel eleştirisi “birleştirici ve bütünleştirici” olmasıdır. Amerika gibi 220 ayrı milletten oluşan geniş topraklara ve nüfusa sahip bir büyük devlet “Vatanseverlik” çatışı altında uluslaşmanın yollarını arar ve Uluslaşma hedefinde başarıyla devam ederken, Homojenlik kriterlerinin çok üzerinde birliğe ve bütünlüğe sahip, tasada kıvançta bir ve bütün Türk Milletini ayrıştırmanın ve iç çatışmaya sokmanın yollarını oluşturacak Anayasa taslakları hazırlanmakta 1995’den bu yana siyasi partiler eliyle ülkemiz hızlandırılmış bir şekilde tüketilmekte ve parçalamaya çalışmaktadır.
Hâlbuki, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye örneklerinde görüldüğü gibi parçalanan coğrafyalarda vatandaşların yaşam standardını ve özgürlüklerini garanti altına alacak onları önceki durumlarından daha bir yaşama kavuşturacak bir düzen asla kurulamamış Savaş ve karmaşa, açlık, yokluk ve mülteci olarak başka ülkelerde sığınmanın yollarını aramak şeklinde devam etmiştir.

ECNEBİ SERMAYESİNİN JANDARMALIĞINDAN BAŞKA BİR ŞEY YAPAMAMAK!
Arkadaşlar,
Ulusal varlığımızın gelişerek korunabilmesi, toplumda özgürlük, bağımsızlık, huzur ve dayanışmanın sağlanmasına bağlıdır. Bu değerlerin hepsi için ekonomi alanında da devletin genel yararların gerektirdiği etkinliklerde bulunması zorunludur.
Osmanlı tarihi ile ilgili yazılan eserler ve Osmanlı belgelerinde Osmanlı Devletinin gerçek çöküş nedenleri açık olarak ortaya konmuştur. Osmanlı Devleti önce ekonomik olarak istilaya uğramış Mondros mütarekesi ile işgal ve istila kabul edilmiş ve Anayurtta kanlı işgaller ve paylaşım başlamış, Türk Milletini tarih sahnesinden kaldırmak niyetini ilan eden düşmana Atatürk’ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı verilerek bu günkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını başarmıştır.
Büyük Önder Atatürk İzmir İktisat Kongresinde:
Filhakika mazide ve bilhassa Tanzimat devrinden sonra, ecnebi sermayesi memlekette müstesna bir mevkie malik oldu. Ve ilmi manasıyla denebilir ki, devlet ve hükümet ecnebi sermayesinin jandarmalığından başka bir şey yapmamıştır. Artık her medeni devlet gibi, millet gibi, yeni Türkiye dahi buna muvafakat edemez. Burasını esir ülkesi yaptıramaz.” diyordu.

BİZ MEMLEKETİMİZİ ARTIK ESİR ÜLKESİ YAPTIRMAYIZDAN EKONOMİK İSTİLAYA
Arkadaşlar,
Atatürk Lozan görüşmelerine ara verildiği günlerde yaptığı bu konuşma ile Batı emperyalizmine karşı savaş ilan ediyor ve …“Biz memleketimizi artık esir ülkesi yaptırmayız.” diyordu. Hâlbuki Atatürk’ün ebediyete intikalinden bu yana Türkiye esirler ülkesi yaptırılmak için elden gelen gayret gösteriliyor.
Osmanlı Devleti döneminde önce Türk Meselesi daha sonra Şark Meselesi olarak 350 yıl devam eden haçlı saldırılarının zirvesi olan Sevr ile Türkiye askeri açıdan tamamen yetersiz bir duruma sokulmak istenmiş, Türk toprakları üzerinde birden fazla devlet öngörülmüştür. Sevr’in imzalatıldığı 10 Ağustos 1921 günü, Sevr’i dayatan devletler kendi aralarında bir anlaşma imzalayarak Anadolu’nun tamamını işgal etme kararı alarak Anadolu’daki Türk varlığını ortadan kaldırmak istemişlerdir.
Batılı Devletler ve Rusya’nın 1814’den itibaren Osmanlı Devletini yıkma, parçalara ayırma içerisinden devletler kurmak için sahneye koydukları Şark Meselesi 200 yıl sonra “Büyük Ortadoğu Projesi” adıyla ve aynı amaçla faaliyetini sürdürmektedir.
Türkiye için zaman zaman gündeme getirilen, “Çözüm süreci”, “Yerel Yönetimlere özerk statü verilmesi”, “Federal veya eyalet sistemleri” “Türksüz Anayasa” ve bezeri ihanetler Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türk Milletine dayatılmaktadır.

MONDROS’U ELEŞTERENLER SEVR’E SES ÇIKARMAMAKTADIR!
Arkadaşlar,
Sevr’i savunanlar veya Sevr ile ilgili hiçbir tepki göstermeyenler Lozan’a ve Montröye karşı çıkarak Türkiye Cumhuriyetinin tapu senedini parçalamak istemektedirler. 1912 yılında Türkiye’nin İtalya’ya verildiği için Lozan’da gündeme bile getirilemeyen 12 Adalar sanki Lozan’da verilmiş gibi söylenen yalanlarla milyonlarca insanımız aldatılmakta, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı yapılmaya çalışılmaktadır. Tüm bunlar Atatürk ve Onun kurduğu Cumhuriyet Türkiye’si önünde baş eğmek zorunda kalan Batı’nın içimizdeki yerli işbirlikçileri tarafından milletimizi Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı yapmak için üretilen yalanlardır.
350 yıl boyunca Osmanlı Devletini yıkmaya çalışan, Kurtuluş Savaşında denize döktüğümüz veya İstanbul’dan kahkaha marşıyla gönderdiğimiz düşman bu gün içimizdeki dini ve etnik taassubun temsilcileriyle vatanseverlere saldırmakta Sevr ile ülkemizi ele geçirerek Türkleri Anadolu’dan çıkaramayanlar içimizdeki ihanet oluşumları vasıtasıyla emellerine ulaşmak istemektedirler.

CUMHURİYETİN İÇİ BOŞALTILMIŞTIR!
Arkadaşlar,
Büyük Önder Atatürk tarafından Türk Milletinin ilelebet yaşaması için kurulmuş olan “Cumhuriyet”, hem bireylerin insan ve yurttaş hak ve özgürlüklerini, hem de ulusumuzun demokratik bir yönetim altında bağımsız, özgür ve eşit yaşamasını sağlayacak devlet düzeni demektir. Cumhuriyet, demokrasinin yönetimdeki adıdır. Çünkü demokrasinin en güzel gerçekleştiği devlet biçimi cumhuriyettir.
Türk Milleti Türk hayatına, Türk istikbaline kasteden Mondros ve Sevr’in ağır hükümleri asla unutmamalıdır. Irak’ta yaşananlar işgalci güçlerin mazlum milletlere neler yapabileceğinin, milletlerin nasıl kardeş kavgasına sürüklenebileceğinin en yakın örneğidir. Bu nedenle öncelikli olarak hepimizin görevi ulusumuzun tam bağımsızlığının korunması, Ulusal Birlik ve bütünlüğümüzün devamlı kılınması, Cumhuriyetimizin ilelebet yaşatılmasıdır.
Cumhuriyetimiz ulusumuzun birliğini ve tam bağımsızlığını, sınırları Misak-ı Milli’ye dayanan bu günkü yurdumuzun bölünmez bütünlüğünü korumak, hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik yönetim, barış, refah ve dayanışma ortamı sağlayıp sürdürmek, bilgi toplumu olarak ulusça çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak, Tam Bağımsız ve müreffeh bir millet olarak yaşamamızı sağlayan en önemli dayanağımızdır.
Cumhuriyetin kuruluşundaki temel ilke tam bağımsızlık ve ulusal egemenliğe dayanan bir Ulus devlet olmaya dayanır. Bu gün bunların hiç birisi kalmamış Cumhuriyetin içerisi boşaltılmıştır!

OSMANLI BÖYLE PARÇALANMIŞ TÜRK MİLLETİ YOK EDİLMEKTEYKEN ATATÜRK’ÜN ETRAFINDA TOPLANARAK TEKRAR VAR OLMAYI BAŞARABİLMİŞTİR!
Arkadaşlar,
Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milletinin bin iki yüz yıl sonra “Türk” adıyla kurduğu ikinci devlettir. Türk Cumhuriyeti Batı’ya karşı şerefli bir duruşun neticesinde kurulmuş emperyalizmi en az 100 yıl geriye atmıştır. Denize döktüğümüz veya gemilere bindirerek kahkaha marşıyla uğurladığımız düşmanın hazmedemediği, içimizdeki işbirlikçilere “Türk ve “Atatürk” düşmanlığı yaptırmasının asıl sebebi budur.
Kapitalizm ve küreselleşmenin hedefi dünyadaki “Ulus Devletleri” yok ederek, Tam Bağımsızlıklarını ellerinden alarak, ekonomik olarak çökerttikten ve tüm kaynaklarını ve bu kaynakların yönetimini ele geçirdikten sonra önce karmaşanın hâkim olduğu, farklı dillerin, farklı kültürlerden oluşan en küçük hücrelerine kadar bölünmüş kavganın hâkim olduğu, uluslar arası şirketlere çalışan, ve ulusal bilincini kaybetmiş, mankurtlaştırılmış, köleleştirilmiş bir halk oluşturarak ülkeleri parçalara ayırmak, sömürge haline getirmektir. Batı bunu Osmanlı Devletinde yapmış ve Tüm ekonomik kaynaklarını ve halkın yaşam imkanlarını bitirdikten, devleti ve halkı gırtlağına kadar borca batırdıktan sonra istila ve soykırım hareketine girişmiştir.
“Batı” şeklinde 4 harfli bir sözcükte ifade ettiğimiz “Uluslar arası emperyalizm” ve onunla birlikte hareket eden devletlerin çalışma sistemi tarih boyunca böyle olmuştur.

TÜRKSÜZ BİR ANADOLU’DATOTALİTER”, “TEOLOJİKDEVLET KURMAYA ÇALIŞANLAR YOL KATETMEKTEDİRLER
Arkadaşlar,
Büyük Önder Atatürk’ün ebediyete intikali tarihi olan 10 Kasım 1938’den bu güne kadar alınan yanlış siyasi kararlar ve Türk Milletinin aleyhine olduğu belli uygulamalar nedeniyle güzel vatanımız içeriden ve dışarıdan kuşatılmış, uluslar arası emperyalizm dal budak sarmış, hatta kılcal uçları can damarlarımıza kadar sirayet etmiş, gittikçe belirginleşen kötü yönetim ve bunun nedeni “halka hesap vermeyen siyasetçi” ile “sorumsuz siyaset” anlayışı yüzünden, devlette yön duygusu belirsizleşmiştir.
Toplumsal, kültürel ve ekonomik gelişmemiz engellenerek işsizlikle yoksulluk, toplumsal patlamaları çağrıştıran dayanılmaz boyutlara ulaşmaya, hukuka bağlı yönetim ilkesi sarsılmaya, sosyal adalet yıkılmaya, uluslar arası güvenliğimiz, ulusal birliğimiz ve yurt bütünlüğümüz tehdit edilmeye başlanmıştır.
Türk Milleti olarak bağımsızlığımızın ve insanca yaşamamızın teminatı olan Cumhuriyetimizi yıkarak, Anayasamızda yer aldığı şekliyle “Laik demokratik sosyal devlet” yerine, , “totaliter”, “teolojik” devlet kurma özlemi çekenlerin binlerce okul, öğrenci yurdu, öğrenci evleri gibi mekânlarda örgütlenerek devletimizi ele geçirme, Cumhuriyetimizi içeriden çökertme faaliyetlerinde bulunması toplum olarak yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz vahim hadiselerdir.
200 yıl önce olduğu gibi bu günde içeriden ve dışarıdan maruz kaldığımız saldırıları incelediğimizde Osmanlı Devletinin büyük toprak ve insan kayıplarıyla birlikte parçalanmasına sebep olan hadiselerin benzeri bir komplo ile karşı karşıya olduğumuzu görmekteyiz.
MİLYONLARCA EVLADIMIZ MECZUPLARIN ELİNDE CUMHURİYET VE ATATÜRK DÜŞMANI HALİNE GETİRİLMEKTEDİR!
Arkadaşlar,
Bir milyon evladımız kurslar ve ona bağlı yurtlarda karanlık ellerdedir. Ayrıca binlerce özel okul, sayısız öğrenci yurdu vd mekânlarda evlatlarımız dini taassubun esiri durumundadır. Bu konuyu yıllardır yazıyor anlatıyoruz. Ancak hiç bir siyasi partinin ciddi bir tepkisi yoktur.
Cumhuriyetimize, Vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Atatürk’e, Milletimize, Milli Kimliğimize, Milli Kültür değerlerimize, Milli birlik ve bütünlüğümüze, ananelerimize saldıranlar, Türk Milleti olarak hepimizi derin bir üzüntüye boğmaktadır.
Yapılan yanlışları 40 yıldır anlatıyoruz. Tersine yapılan işlere burada 10 yıldır hep beraber tepki koyuyoruz. Yapılması gerekenleri hep beraber anlatıyoruz. Ancak Osmanlı Devletinin parçalanmasına sebep olan hadiseler aynen bir dizi küresel komplo olarak tekrar yaşanmaktadır.
Anayurtta 83 milyon vatandaşımızı bir arada tutan tüm değerlerimize yönelik karalayıcı, iftira ve kampanyalar ile zararlı faaliyetler artmış, siyasi parti başkanları Prompterden (camdan) okuyarak, hitabet, belagat, kayıkçı kavgası ve Türkiye’nin gerçekleri ile alakası bulunmayan sözlerle milleti avutmaktadırlar.
Laik, demokratik, Sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimize duyulan sevgi ve güveni artırmak, vatanseverliği yaymak, Atatürk‘ün, Tam bağımsızlık, Ulusal Egemenlik, Ulusal Birlik ve Beraberlik, Çağdaşlaşma, Demokrasi, Hukuk devleti, Sosyal Devlet, Milletleşme Prensibi,-Türk milletini ve kültürünü Muasır Medeniyetin üzerine çıkarmak, Türk Tarih ve Dil Devrimi, Türk Gençliğine olan güven, Çağdaş Eğitim ve Öğretimin sağlanması, Kadın Hakları gibi konularda geriye gidilmiştir. Atatürk‘ün izinde hep beraber el ele yeniden ileriye gitmek zorundayız
MALİ İSTİKLALİMİZ KAYBEDİLMİŞ DURUMDADIR!
Arkadaşlar,
Cumhuriyetin kuruluşu ile Büyük Önder Atatürk’ün kısa sürede kurduğu ve Türkiye’yi dünyanın saygın ve zengin ülkelerinden birisi haline getirdiği tüm kaynaklarımızı sattık. Batı’nın talimatıyla çıkardığımız yasalarla “Tütün ekme, Pancar dikme” haklarımızı bile sınırladık. Türkiye’yi bir sömürge halkımızı kazandıkları ile Batı’nın ürünlerini yiyen veya kullanan kazandıklarını da Batı’ya aktaran köleler haline getirdik.
Uluslar arası emperyalizmin maşası konumundaki çok yönlü işbirlikçi oluşumlar ve onlarla birlikte hareket eden Katar gibi kukla devletçikler elimizde son kalanları da haraç mezat alarak ülkemizi istila etmek istemektedir.
Batı, bununla kalmamakta, yıllardır destekleyerek tepelere çıkardığı siyasiler ve onların yönetimindeki siyasi partiler vasıtasıyla Türklerin Cumhuriyet ile kazandığı hakları etnik ve dini taassuba devrederek devletimizin yıkılması ve ülkemizi ele geçirmek amacıyla faaliyet halindedir.
Arkadaşlar,
Siyaset tükenmiştir. İşbirlikçi siyasilerin ve partilerin birbirinden farkı yoktur. Bir yandan “çözülme süreçleri”nden, eyalet sisteminden veya Anayasa’nın değişmesi teklif edilemeyecek maddelerini değiştirmekten bahsedenler, gizli veya açık “Çok dilli ve Türksüz” Anayasalar hazırlayanlar sizlerin umut bağlayacağınız kurumlar değil sizleri vatanınızı kaybetmekle karşı karşıya bırakacak ihanet odaklarıdır! Bunların yaptıkları ihaneti cilalı sözlerle savunmaları ve arkasından Atatürk’ten bahsetmeleri göz boyamaktan başka bir şey değildir!
CUMHURİYETİN KURULUŞ AYARLARINA DÖNMEK, İÇİ BOŞALTILAN CUMHURİYETİMİZİ GÜÇLENDİRMEK TAM BAĞIMSIZ ULUS DEVLETİMİZİ YENİDEN KURMAK ZARURETİ BULUNMAKTADIR.
Arkadaşlar,
Bilineni on beş bin yıllık birikimi, deneyimi, geleneği olan Türk Milletini din potasında eriterek kimliksiz bir zümre haline getirilmesi, Türk düşmanlarının binlerce yıldır başaramadıklarının başarılmasına, 100 yıl önce kovduğumuz düşmanın tek kurşun patlatmadan kazandığı bir zafer olacaktır.
Türkiye cumhuriyetini kuran ve büyük önder Atatürk‘ün Türk Gençliğine hitabesinde belirttiği gibi “Türk Cumhuriyetini korumak ve ilelebet devam ettirmek” görevini üstlenmiş Türk gençliği olarak, siyasi kurumlardan ve partilerden Türk milletin birlik ve bütünlüğünü sağlamak, “Türk milli kimliğine saygısızlık yapılmasını önlemelerini istemek” en tabii hakkımızdır.
Son 40 yıldır hızlandırılmış bir şekilde yaşadıklarımıza baktığımızda gördüğümüz manzarayı umumiye “emperyalizm ve yerli işbirlikçilerin ‘Türksüz Türkiye‘ hayali örtüşüyor. Türkiye bir yandan yönetenler eliyle diğer yandan içerideki ve dışarıdaki işbirlikçiler ve terörist unsurlar vasıtasıyla savaş alanına çevriliyor.”
Ülkemizin yer altı ve yer üstü tüm kaynaklarına ve eserlerine sahip çıkarak, hırsızlığı, soysuzluğu, rüşveti, hileyi bitirmeli, Satılanları almalı, Garantili işletmeleri devletleştirmeli, ülkemizin gerçek sahibi olmalıyız. Bunun için Cumhuriyetin Kuruluş ayarlarına dönmek, içi boşaltılan Cumhuriyetimizi güçlendirmek Tam Bağımsız Ulus Devlet‘imizi yeniden tesis etmek zarureti bulunmaktadır.
Vatan için el ele vererek, emperyalizmin kolunu bacağını kırabilir, Tarımı hayvancılığı, Sanayimizi Bankalarımızı, sermayemizi kurtarabilir, Türk milletini sömürge ulusu/ müstemleke olmak yerine Batı ülkelerinden daha zengin hale getirebilirsiniz.
Atatürkün ebediyete intikalinden bu yana yapılan ülkemize müstemleke haline getiren tüm ikili üçlü ve diğer zararlı antlaşmaları iptal edebilir, İmam Hatiplerin yerine değişik alanlarda Yüksek teknoloji ve iletişim lisesi yapabilirsiniz.
Yıllardır burada hep beraber dile getirdiğimiz Güzel Ülkemiz yararına ne kadar iş varsa yapabilirsiniz. Ulusal Birliği ve Ulus Devletin kurulmasını sağlayacak siyasi parti örgütlenmesine gidebilirsiniz. Ulusal birlik, mutabakatı sağlanmalı harekete geçilmelidir.
Balon isimlerden medet beklemek yerine, sizler vatan için el ele vererek ‘Tam Bağımsız Ulus Devlet’imizi yeniden kurabilirsiniz Türk Milletinin tüm fertleri yeniden zenginleşebilir. Köylü üretir, işçi emeğinin karşılığını alır, ülkemiz sanayi, teknoloji, iletişim vd her konuda dünya lideri olabilirsiniz.
Bunun için bir siyasi parti çatısı altında birleşerek Vatan için el ele vermemiz gerekmektedir.
Hiç birimiz Atatürk olamayız, ancak el ele verirsek onun ülkemiz için yaptığı her şeyi yapabiliriz.
Bundan başka hiçbir çözüm kalmamıştır.
Aksi takdirde bir süre sonra kendi ülkemizin köleleri olacak daha sonra tarihte içeriden çökertilerek yıkılan Türk devletlerinde olduğu gibi vatanımızı kaybedeceğiz. Birazcık tarih bilen bu anlattıklarımızın gerçekleşeceğini ve torunlarımızın çok büyük acılar çekeceklerini görmektedirler.
Kendisini Atatürkçü, Türkçü, Kemalist, Milliyetçi, Devrimci, Turancı VD şekillerde adlandıran tüm vatanseverler, ATATÜRK’ÜN TÜRK GENÇLİĞİNE HİTABESİ gereğince aynı çatı altında birleşmeli, aynı şuur ve inançla mücadele etmelidir. Aksi taktirde kendi vatanımızda köle bile olamayacağız.
Haydi, “Vatan İçin El Ele” Verelim.
Ulusal Birlik Hareketi Çatısı Altında Birleşelim.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ