TÜRK ŞAİRİ ROBERT MİNNOLİN KİMDİR?

                                           ROBERT MİNNULİN 

                   ÜNLÜ TATAR TÜRK ŞAİRİ
                 Leyla Mingazova yazıyor;

Çocuklar için şiir yazmak, gayet zor bir iş. Yani onların gönlünü cezp edecek, meraklarını uyandıracak ve aynı zamanda eğitim yönünden de önem ihtiva edecek şiirler yazma, yazarın bu işin ehli ve uzmanı olduğunu katiyen istemektedir. Bununla ilgili XIX. Yy. Rus edebiyat eleştirmeni V. G. Belinskiy böyle demiştir: “Dünyayı, çocuklarcasına canlı ve renkli şekilde kavramanın aynısını yapmak olanaksızdır. Bunu başarmanın yegâne bir koşulu vardır, o da çocuklara özgü pak ve samimi kişiliğe sahip olarak dünyaya gelmen”  Meşhur edebiyat eleştirmeni, böyle seçkin şairleri “çocukların kıvancı” diye tanımlıyor.

Tatar çocuk edebiyatı daha teşekküle başlamadan bu alanda eser veren yazarlar vardı. Ama onların arasında “çocukların kıvancı” adını müstahak denileceklerin sayısı o kadar çok değildi. Tatarların büyük şairleri Abdullah Tukay, Derdmend, Musa Celil, Bari Rahmet ve Şevket Galiyev işte bu tür yazarlardan diyebiliriz. Onlar, genç neslin isteklerini anlayıp çocukluğun güzel hatıratını muhafaza ederek onları olduğu gibi betimleyebildiler. Bugünse adı geçenler ile beraber Robert Minnullin’in ismini de anmamız icap ediyor. O, farklı yaşta olan çocukların kalbine derincesine geçme kabiliyetine sahip bir şair.

Robert Muallim oğlu Minnullin 1948 yılının 1 Ağustos’unda Başkurdistan’ın İleş kazası Necede köyünde dünyaya geliyor. Çocukluğu ve gençliği aynı kazanın Şemmet ve Akkuz köyleri ile de bağlıdır. Robert Minnulin 11 yaşındayken babası vefat eder ve o, yetim büyür. Şairin hatıralarına bakarsak, annesi Gülcevher Hanım beş çocuğuna da, onlara yetimliği hisettirmemek için, hem anne, hem baba olur, çocuklarına iki kişinin sevgi ve kucak sıcaklığını vermeye çalışır. Belki de bu nedenle Robert Minnullin’in lirik eserlerinde Ana karakteri en önemli yerlerden birine sahip. Asırlardır Tatar edebiyatında Kadın, Ana tipi en kutsal duygularla bir arada anıldı. Ama bu konuyu hiçbir Tatar şairi bugüne kadar Robert Minnullin’den daha başarılı bir şekilde işleyemedi. Onun Ana’ya mehdiye olan, anne şefkati konusunu ele alan yüzlerce şiiri mevcut. Şair annesi hakkında çok özel sözler söyler: “Benim annem, sıradan bir kadın. O başka annelerden hiç de farklı değil. Onun özel sanı ve ödülleri de yok. O, fakat büyük onurla “Kahraman Anne” madalyasına ve Ana adlı büyük yüce isme layık. Bu yüzden de ben kendi şiirlerimde Anne kelimesini büyük harfle yazıyorum. Dünyadaki en kıymetli, en güzel, en iyi kişime yazılmış onlar…” Robert Minnullin’in “Enkey” (“Annem”), “Enkemnen Dogaları” (“Annemin Duaları”), “Eni Kirek” (“Anne Gerek”), “Enkeylernen Ak Çeçlere” (“Annelerin Ak Saçları”) vb. şiirleri, ünlü Tatar bestecileri tarafından bestelenip yıllardır sanatçıların severek söyledikleri, halkın da severek dinledikleri şarkılara dönüştüler. Şairin “Annem Bizi Sön’den Getirmiş…” adlı kitabı da neredeyse her Tatar ailesine tanış. En önemlisi o, şiirlerinde sadece öz annesini değil bütün anneleri minnettarlıkla anıyor ve onların şefkatine, merhametine, fedakârlığına methiye okuyor. “Annemin Ak Saçları” adlı şiirinde biz bu duyguları en güzel şekliyle görüyoruz:

Annemim saçları apak   Biz ağarttık herhalde…

Canı, gönlü pak olunca   Saçları da ak renkte!

Hayranlıkla bakıyorum,  Gözlerim doyamaz hiç.

Annenin büyüklüğünü  Anlarız neden çok geç?

Robert Minnullin’in anneleri düşünerek yazdığı şiirleri yeni kuşağı eğitmek için de en güzel örneklerden sayılmaktadır:

Bırakma hayırduandan   Bırakma aziz anam!

Bırakırsan sen duandan,   Asla mutlu olamam.

Enkemnen Dogaları” (“Annemin Duaları”)

Robert Minnullin, Akkuz köyünde bulunan okuldan mezun olunca Ufa şehrine gidip ticaret lisesinde eğitim alıyor. Bir süre doğduğu köyün kolhozunda çalışıyor. 1966 yılında Karabaş ortaokulundan mezun oluyor ve İleş kazasının “Mayak” adlı gazetesinin edebiyat bölümünde çalışmaya başlıyor. Bir süre bu gazetede çalıştıktan sonra şair Kazan şehrine geliyor ve Kazan Devlet Üniversitesi Tarih-Filoloji fakültesini kazanıyor. 1973 yılında üniversiteden mezun olunca “Yeş Leninçı” (“Genç Leninci”) adlı çocuk gazetesinde çalışmaya başlıyor. 1977—1983’li yıllarda Kazan’da çıkan ve günümüzde bininci sayısını yayınlayan “Kazan Utları” adlı en ünlü edebiyat dergisinde çalışıyor. Bu yıllarda çocuklar için şiirler yazmaya başlıyor. 1976—1983 yıllarında Kazan Televizyonunda çocuklar için “Şiir Salkımları” adlı yayın dizisini yönetiyor. 1983 yılda Robert Minnulin Tataristan televizyonunun başmuharriri, daha sonra yine çocuklar için çıkarılan “Sabantuy” gazetesinin başmuharriri olarak görev yapıyor. Uzun yıllar devamında Tataristan Çocuk Vakfını yönetiyor. Son yıllarda Robert Minnulin Tatar halkının seçtiği bir milletvekili, başarılı bir devlet adamı, siyasetçi olarak da tanındı. Robert Minnulin aynı zaman Abdullah Tukay, Musa Celil, Abdullah Aliş gibi ünlü Tatar şairlerinin adı ile anılan Devlet ödüllerine ve çocuklar için yazan yazarlara ancak verilen G. H. Endersen adında Uluslar arası diplomaya sahip bir şairdir.

Robert Minnullin’in şiirlerine bakarsak o, akıllı, deneyimli yetişkin bir insan hayatı ile birlikte sade gönüllü, yaramaz bir çocuk hayatını da yaşamakta. Demek yazarın istidadının sırrı, onun çocukluğa candan bağlılığında saklı. Anlaşılan, çocukluk anıları, şaire şimdiki zamanı, bugünü hissetmek için hizmet ediyor.

Kahkaha atıp gülersek   Cihanda bütün çocuklar

Bu yeryüzü mutluluğa   Gömülür, bundan ol emin.

Çocuklar güler olursa   Ülkemizde, yeryüzünde

Demek ki Yer de berhayat,   Demek, ülkemiz de emin!4

Robert Minnullin’in şiirsel yapıtları diğer yazarlarınkinden oldukça farklıdır. O, gerçeği mizahi, istediğinde yergici tarzda betimler, çocukların psikolojisini derince bildiği için miniklere canlı ve renkli düşünme fırsatı sunar. Onların hayal gücünü açar, merak uyandırma amacıyla şiirin değişik biçimlerinden istifade eder ve eninde sonunda çok basit bir olayın hiç beklenmedik ve ilginç tarafını keşfeder.

Çocukluk yıllarını çoktandır geride bırakan insanın duyguları, eserlerinde tam olarak ortaya çıkar. Çocukluğun canlı anıları, düşüncelerine tamamıyla sahip olan ve onu anlatmak isteyen çocuk, işte Robert Minnullin’in öne sürdüğü lirik kahraman budur.

Dedemin de   Oğlu ben,

Ninemin de   Oğlu ben,

Babamın da   Oğlu ben,

Anamın da   Oğlu ben,

Onların sağ   Eli ben!

Ya, ne dersin?   Artık olgunum,

Vatanimin   Oğlu ben!

Gördüğümüz gibi ana fikrin okuyucuya sunulması çok detaylıdır. Yani böyle bir düşünme tarzı ancak çocuklara özgüdür. Bununla birlikte ancak deneyimli insan, kendi fikrini böylesine derin ve felsefi olarak genelleştirebilir. Demek istediğimiz odur ki, şiirin düşünsel merkezinde yetişkin insanla çocuk aynı seviyede. Şiirlerde çocuğun sesi sıkça sairin “ben”ine karışır ve sonuçta yazar başarıya ulaşır.

Genelde çocuklar için yazılan şiirlerde konu, çocuk diliyle, güya çocuk ağzından anlatılır. Bu tür şiirlerde “ben” ve “biz” zamirleri kullanılır. Bu şekilde çocuk eleştirilir, bazı konularda yetişkinlere muhalif olur veya onları kendine örnek tutar, onlardan sorularının yanıtlanmasını bekler. Bunun örnekleri Robert Minnullin’in “Küçük Kardeş İsterim”, “Yetişkinler”, “Küçük Bir Köydeki İlkokulda Okuyan Küçük Erkek Çocuklar Hakkında Mahzun Bir Şiir” gibi eserlerinde var.

Annem babam kandırdılar

Kaç kez “Alırız” diye.

Biricik oğullarına

Kardeş almazlar niye?

Çocuk anne-babasına açıkça darılmış. Bu gibi darılmalar tabi ki hayattan, yaşamdan alınmıştır. Çocuğun bu gücenmesi anne-babalara bir ibrettir. Demek oluyor ki, şiirler terbiyevi yönden hem çocuklar hem yetişkinler için aynı derecede önem ihtiva ederler. Şunu da sözlerimize ekleyelim: Robert Minnullin çocukların, yetişkinler dünyasına, münakasa edercesine muhalif olabilmelerini, insanlar arasında beliren olumsuz olay ve görünüşlerin, çeşitli kuşakların temsilcilerine etkide bulunmasını gösterebilen yazarların birincileri arasında sayılır.

Ayağı bir kütüğe   Takılıp düştüğü an

Başka biri dayanmazdı,   Ben kalktım ağlamadan!

Canım çok yandı ama   Yok ki yanıma gelen.

Hıçkırarak ağlardım   Yok ki hiç ilgilenen.

Şu kötü kütük dizimi   Ağrıttı diye aman

Yanımda kimseler yokken   Ağlayıp sızlayamam!7

Buradaki lirik kahramanın monologu hem psikoloji hem biyografi acısından okuyucuya yakın ve tanıdık. Şiiri okuyan olgun insan, yazarı takiben çocukluğuna geri dönüyor, anılarını yenilemek fırsatını yakalıyor.

Malum ki, çocuk edebiyatı eserlerinde çocuğun iç dünyası, his ve duyguları yetişkin insan kalemiyle tasvir edilir. Bundan hareketle çocuk yazarının hayata, yaşantıya o temiz kalpli çocuk gözüyle bakması lazım ki, hadiseleri onlar gibi yasayabilsin. Bunun ile birlikte, istidat sahibi edip daha önce belirttiğimiz gibi hayatı hem çocuk hem de yetişkin olarak görür. Sonuçta, yetişkinler dünyasına özgü olan özellikleri çocuk lisanına aktarmak yerine yaşayışı onlar gözüyle görme ve görüneni sanatça gösterebilme melekesi meydana gelir. Bunun için de “çocukluk anısı” kavramını bilginler, yazarın, eserini meydana çıkarma metodu olarak nitelerler, ona oldukça büyük değer verirler.8

Robert Minnullin usta kalemi vasıtasıyla çok ciddi, çocukların zor anlayacağı konuları dahi çocuksu tarzda ele alıyor. Onun barış ve mutluluk hakkındaki düşünceleriyle dolu olan “Biz Savaşı İstemeyiz!” adlı şiir dizisi bunun bir örneğini teşkil ediyor. Amerika çocukları adına yazılan bu şiirler, tabiri caizse, tüm insan âleminin rüyasını temsil ediyor. Bu nazımlarda çocuklar ciddi ciddi düşünüp taşınmakta, hep fikri gelişim ve değişim içindeler. Örneğin, onlar bombaları yok etmek için “bombalara intanî hastalıklar bulaşsaydı” dileğini dile getiriyorlar (“Hastalık Bulaşsaydı”), bütün generalleri toplayıp okyanusun orta bir yerine göndermeyi hayal ediyorlar (“Ne Dersiniz?”), bombaları elmalara dönüştürüp bütün aç çocukları doyurmak istiyorlar vs. İşte burada çocuk mantığı, edebi tefekkürün güzel bir örneği sayılabilir.

Lirik kahramanların monologu, yetişkinlerin fikrini içermektedir. Çocuk hayalinin güzel örneği (meselâ, bombayı elmaya dönüştürme), şiirin çocuğa özgü olmasını, bir de şiirin içeriğini belirler. Bunun temelinde, tabi ki felsefi kavramlar yatıyor. Kişinin yaşlanması, ihtiyaçlarının değişime uğraması, çocukluktan ayrılması, bunlar hepsi hayatın zor, çetrefil şekle girerek samimiliğini yitirmesinin sembolüdür. Değişik suretler çelişki içinde veriliyor:

Istemez çocuklar savaş,

Savaş istemez minikler.

Küçük hayvancıklar dahi

Barış ile sevgi bekler.

“Savas” kelimesi bizim

Yüreklerimizi dağlar.

Onu isteyen olsa olsa

Yetişkinler ve timsahlar.

Robert Minnullin’in eserlerine bakılırsa, onların çok yönlü olduğu görülür. Şiirleri vasıtası ile o, çocukları eğitmeyi, bilgilerini derinleştirmeyi, konuşma yeteneklerini geliştirmeyi amaçlıyor. Amaca ulaşmak isteyen yazar, bu yolda yeni şeyler buluyor. “Şiirsel Elifba”, “Oyun Şiirleri”, “Çocukluk Bayramları” , “Yedi Ağabey Tayı Arabaya Koşuyor”, “Okul Daha Eğlenceli” gibi şiir dizeleri bunun en güzel örnekleri diyebiliriz.

Kaleme aldığı bir yazısında Robert Minnullin böyle diyor: “Çocuk şiirinde suret ve imajların yeri büyük olduğu gibi, şiir yazma tekniğinin ve şiir dilinin önemi de büyük. Şiir, miniklere çok eğlenceli bir oyun gibi gelmeli.”9

Gerçekten şiirin bu yönü ehillerce titizlikle inceleniyor. Çünkü böyle, yani oyun tipinde yazılan şiirler, çocuklar tarafından daha kolay benimsenmektedir. Geçen yüzyılın 20’li-30’lu yıllarında meydana gelen edebiyat hakkındaki genel münakasaya katılan Rus yazarı Maksim Gorki, bir makalesinde “On yaşını doldurmamış çocuk genelde oyunu tercih eder ve bu, biyoloji açısından çok doğaldır.” der.10

Robert Minnullin’in şiirlerinde kullandığı oyun fonksiyonunun birkaç çeşidi var. Küçük yaşındaki çocukların zihinlerini yormadan onları çalıştırmak amacıyla sözcüklerle oynama konusu teklif ediliyor. Bunun enstrümanları olarak kısa veya uzun mısra, ritim, kafiye, birbirine benzeyen sesler istimal edilmekte.

Oyun tarzındaki nazımları halka benimsetmek için daha çok folklordan yararlanmak gerekir. Bu, çocukların yeni kavramları benimsemelerini, düşünme kabiliyetlerini geliştirmelerini sağlıyor. Genelde folklor eserlerinde sözcükler yan yana konulup birçok defa tekrar edilir. Şiirlerde bu üslubu kullanmak oldukça yararlıdır. Yani bu üslup, çocuklara eserin muhtevasını daha çabuk anlama, yeni kelimeleri daha kolay benimseme imkânı sunar.

“Oyun Şiirleri” adlı şiir dizesinde “Üçgen”, “Yuvarlak Şiir”, “Dönme-Dönme Şiir”, “Merdiven” vb. gibi farklı biçimdeki eserler yer alıyor. Bunlar sadece içerik acısından değil, belki biçim yönünden de ilginç. Şair, çocukların konuşma dilini zenginleştirip geliştirmeyi kendine hedef alarak zıt anlamlı ve eşanlamlı veya eş sesli kelimeleri başarıyla kullanıyor. Örneğin “K”lar Dolmuş Bahçeye”, “Sinekler ve Sivrisinekler”, “Palindrom!”, “Yara”, “Dil”, “Karlı-Karsız Karpuz” adlı şiirlerinde görebiliriz bunu.

Robert Minnullin’in nazımlarını değerlendirirken yine şunu da vurgulamamız lazım ki, onun eserlerinin ruhu millî zihniyet ile sıkı sıkıya bağlıdır. Şair, şiirlerinde millî özellikleri, millî karakterin vasıflarını, Tatar halkının örf ve adetlerini, gelenek ve göreneklerini severek tasvir ediyor. “Babam Hali Dövüyor”, “Bulat’gillere Misafir Gidiyoruz”, “Sabantoyu’nda”, “Büyükanne ile Nebi”, “Mendil” gibi eserlerinde vatan düşüncesi, vatanseverlik ve halkın geçmişi gibi konular, millî özellikler ve millî gurur duyguları vasıtasıyla işleniyor. Aynı zaman bu şiirlerde Tatar halkının samimiliği ve misafirperverliği de anlatılıyor. Eserde teferrüt eden kahramanlar, farklı vaziyetlerde güzel sıfatlarıyla öne çıkıyorlar. Bunları bu şekilde tasvir ederek şair tabi ki minikleri millî ruhta terbiye etmeyi amaçlıyor.

Malum ki, yetişkin insanlar için yazılan kitaplarda “kahraman” kavramı öz anlamını kaybeder, kahraman sadece “hareket edici, eylem yapıcı” insana dönüşür. Bundan farklı olarak çocuk edebiyatında “kahraman”, kahramanlığında karar eder, zira çocuk o kahramanı olduğu gibi idrak etmeli, kendini de kahraman yerine koyarak değerlendirmeli. Ünlü Rus pedagogu V.Suhomlinskiy, çocuğun kendini eğitmesi için ona az çok benzeyen bir kahraman imajının olması gerektiğini vurgular.11 Hayat tecrübesine henüz sahip olmayan küçük çocuk, toplum içinde kendine örnek olacak şahıs aramaktadır. Bundan hareketle, kişisel olumlu özellikler ve olayların gerçek hayatla ilgili olması çocuk okurun fikri ve hissi âlemine büyük etki yapar.

Robert Minnullin’in şiirlerinde genelde çeşitli millî adlar, günlük yasamda kullanılmakta olan kelimeler ve bu yaşam tarzına özgü millî değerler ve simgeler dile getirilir. Hemen hemen her eserde, öne çıkarılan nesnenin sembolik anlamı var. Esas itibarıyla bu eserlerde İyilik, Dürüstlük ve Güzellik gibi kavramlardan bahsederler. Böylece Robert Minnullin’in eserleri hem ananeye dayanır, hem özel keyfiyeti haizler. Onlar, edebi ve kültürel mirasın, insani değerlerin bir kısmını teşkil ederler. Bu değerlerse çocukları iyi kalpli olarak eğitmek, onlara hayat yolunu seçmelerinde yardımcı olmak için yaratılmış.

ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER:

Kardeş Lazım Bana

Siz neşeli! Hiç biriniz

Benim halde değil siz.

Bir bilseniz, evde ben hep

Düşünceli, neşesiz.

Ağlamak isterim bazen,

Düşününce odamda:

Ne yazık! Yok ağabeyim,

Yoktur benim ablam da!

Erkek, kız kardeşim de…

Kardeşimle oynamak

Doğal hakkım benim de!

Komşularsa kaynıyor:

Şakalaşıp oynuyor.

Onlar çok ya, beraber

Ondan mutlu oluyor.

Arkadaş lazım bana!

Bir kardeş lazım bana!

Sever idim ben onu,

Zırıldak olsa bile.

Kreşe de götürürdüm

Çok uzak olsa bile.

Kardeşimle biz sokakta

Oynardık bir arada.

Beni dinlemese bile,

Dayanırdım ben ona.

Annem babam kandırdılar

Kaç kez “Alırız” diye.

Biricik oğullarına

Kardeş almazlar niye?

Sıkılıyorum evde…

Oyuncak bana niye?

Beraber oynamak için

Bir kardeş lazım bana.

Tek bir tane olsa da,

Sevimsiz şey olsa da,

Bir zırıldak olsa da

Bir kardeş lazım bana!

Havlayan Dolap

Yataklara girince

Dolabımızda ince

Havlayan ses duyduk biz.

Bir patladı ödümüz!

Havlıyor hiç durmadan.

Uykumuz kaçtı, aman!

Dolabı açtım… O an

Köpek çıktı dolaptan!

Sallarken Kardeşimi

Annem yokken kardeşime

Beşik sanki salıncak.

Ağlayabilir o her an,

Yedi aylıktır ancak!

Dün annem gelinceye dek

Sallamışım beşiği.

Hatta uyuyakalmışım

Sallarken kardeşimi.

Uyuyarak beklemişim

Annemin gelişini.

Şiirsel Elifba”dan

B”

Bizim eski şehirler

Büyük Bulgar ve Biler12!

Eskiden onlar büyük,

Çok güzel olmuş derler.

Gidip bakar olsanız

Duyarsınız çok şeyler!

“C”

Heykel olup duruyor

Meydanda Musa Celil13.

Tatarın cesaretine

En büyük örnek, delil!

Yurt.

Herkesin kendi yurdu.

Bizim de var yurdumuz!

Tataristan’da ancak

Mutlu, mesut oluruz!

Tatarlar

Ural’da da, Sibirya’da da

İdil’de de var Tatar.

Mişerler, Kereşenler de,

Tipterler de – Tatarlar!

Onlar kendilerine

Hep demekte “Tatarlar!”

Vatan

Vatanımız Tataristan.

Bizim aziz ilimiz.

Atam-anam, Vatan anam

Der önceden dilimiz.

İlimizin, dilimizin

Değerini biliniz! Türkiye Türkçesine aktaran Çulpan Zaripova Çetin

Kaynakça:

1.Belinskiy V.G. O Detskoy Literature. Moskva 1983..

2.Gorki M. Çelovek, Uşi Kotorogo Zatknutı Vatoy / Gorkiy M. O Detskoy Literature, Detskom i Yunoşeskom Çtenii. Moskva, 1989

3.Minnullin R. Dünyadaki En Büyük Elma. Kazan, 1992.

4. Minnullin, Robert. Kereş Süz / Minnullin, R. “Enkey Bezne Sönnen Alıp Kaytkan…”.“Magarif”,Kazan 2002.