San Francisco‘ya geldiğimde havalanına gece indik, kapıda ilk gördüğüm dünya güzeli, beş yaşındaki torunum Alara idi. Koşarak gelip boğazıma sarıldı ve “dede sizi büyük kar ile eve götüreceğiz” dedi. Anlayamadım, beni küçük bir lüks salonun içine soktular, içinde viskisine kadar her türlü ikram ürünleri var. Alara’nın “büyük kar” dediği bu limuzin imiş. Kar (car) ingilizce araba demekmiş. Kendi arabalarıyla değilde beni limuzinle eve götürecekmiş. Hayatımda ilk defa bana tahsis edilen limuzinle yolculuk yapıyordum, torunuma, kızıma ve damadıma candan teşekkürler.
Hareket ettik, yandaki resimde görülen San Fransisko sokaklarının o filimlere konu olan gizemli yollarından, hemen yanımızda seyreden taka tuka sesleri çıkaran antika tramvayların arasından, devasa gökyüzüne uzanmış ışıl ışıl binalarının arasından, Hippi‘lerin ilk örgütlendiği Haight caddesine geldik.
Yandaki resme iyi bakarsanız, çok dik olan caddeyi merdiven basamağı şeklinde sokaklar kesiyor.
Sonra cadde yeniden dikleşiyor.
Dünyanın hiç bir yerinde böyle ilginç bir yol göremezsiniz.
Ertesi günden itibaren adetim olduğu veçhile etrafı dolaşıp incelemeye başladım.
San Fransisko sokaklarının en işlek caddesi olan Market Caddesi boydan boya demir yolu döşenmiş, 1830 yılında imal edilmiş olan tramvaylar halen çalışıyor.
Hele Cablecar(Keybılkar) dedikleri bir tramvay var, her tarafı açık ve çok eski. İnsanlar kuyruğa girmiş buna biniyorlar, bende merakımdan bindim, aman Allah’ım burada duyduğum zevki anlatamam.
Biz 50 sene evvel eski tramvayları tedavülden kaldırdık, hurdalığa attık, biz mi daha akıllıyız, onlar mı?
Bu soruya yanıt vermek için gelip tramvaya olan talep ve kuyruğa girip binenlerin mutluluğunu görmek, bölgeye katkısını bilmek gerek.
Aynı hatlarda troleybüs de çalışıyor, hem de aynı elektrik hattını kullanarak yürüyor.
Üstü açık ve kapalı yerleri olan turist gezdirici otobüsler çok güzel hizmet veriyor. Bizim turizmciler mutlaka bunları görmüşlerdir, neden örnek alıp işleme koymazlar, hayret?
Sakat arabasıyla gelenler de belediye otobüsüne, tramvaya biniyor, otobüs sürücüsü sakatın arabasının altına doğru bir alet sokuyor, alet onu kaldırıp otobüse sokuyor, sakatların gireceği tarafta bulunan yolcular hiç bir uyarıya gerek olmadan, derhal yerlerinden kalkıp hemen orasını terk ediyor, 3 kişilik yolcu koltuğu bir düğmeye basılınca otomatik olarak kalkıp katlanıyor, sakat arabası o yere yerleşiyor. Bizde de bunların olması için ayrı bir tahsil mi görmek gerekiyor?
İzmir’de meşhur bir VARYANT‘ımız var, onun adeta minyatürü denecek kadar mesafede DiK, ZiKZAKLI BİR İNİŞ YOLU da burada var. Ama ne güzel süslemişler, bizim ortanca adını verdiğimiz çiçekler insan boyunda, bu çiçeklerin aralarından inen arabaları videoya çeken yüzlerce turist her gün yolun altında toplanmış kameralarını ayarlamış çekim yapıyorlar. Ama her gün yüzlerce yabancı turist buradadır.
Çok güzel diye pek övülen San Francisco sokakları, düzenleme konusunda evet ama, o kadar çok yamalı ki, Ankara asfaltları da yolun ortası bombeli olsa, San Francisco‘yu rahatca utandırır.
Hele metrolarını görseniz, “bizim metromuzun asaleti varmış” dersiniz. Ama cadde ve sokaklar, ortadan yanlara doğru o kadar güzel meyillendirilmiş ki; Yağmur yağdığında yolun ortasında bir avuç su birikintisi göremezsiniz. Bütün sokak başlarında yaya geçitlere sarı renkte yere konulmuş levhalarla işlenmiş. Işıksız kavşaklarda yerdeki yol çizgileri ve STOP uyarılarını görünce de Ankaralı olmaktan utandım. Kıskandım. Türkiye’de bunu yapabilecek bir Belediye duymadım, görmedim.
1960‘lı yıllarda HİPPİ adıyla oluşturulup bütün dünyaya yayılan, Istanbul‘da Laleli’yi mesken edinen BARIŞ gurubunun, ilk çalışma yaptıkları Haight Caddesinin başındaki evler halen duruyor. Ben de o caddede misafirdim. Turistler burayı da görmeden gitmezler.
San Francisco yolları inişli çıkışlı bayırlı yapısıyla örneği yoktur. İki asra yakın yaşı olan Cablecar tramvayların bile inmesine imkan yok denecek kadar dik yokuşlarından iniş çıkışlarda ürpermemek imkansız.
San Francisco, köprüleriyle de çok ünlüdür.
1937 yılında yapılan Golden Gate köprüsü yapıldığında dünyanın en yüksek köprüsü imiş. Şöhreti buradan geliyor. Ama bu gün itibariyle bizim Istanbul boğazındaki köprüler inci gerdanlık gibi görüntüleriyle, güzellikte Goden Gate körüsüne on basar.
Eskiden dünyanın en uzun köprüsü San Francisco’daki Bay Bridge (Körfez Köprüsü) idi. Tam 6191 metre.
San Francisco‘yu Oakland, Berkeley ve Alameda gibi küçük şehirlere bağlıyor.
Bu 6191 metrelik köprünün büyük kısmı iki katlı olarak hizmet veriyor. Yetmiyor, paralelinde bir köprü inşaatı daha var. Darısı başımıza.
Aptullah Esirci (California Seyahat Günlerim)