Badem Tipi Yüzsüzlük!
Her yalanlarında, kendi tabanlarında biraz daha inanılırlıklarını kaybediyorlar!
Her sahtekârlıklarında, dünyaya biraz daha rezil oluyorlar…
Seçim Öncesi;
AKP ve MHP yetkililerine göre, Türkiye’de seçimin tek ve son hakimi kim?
Yüksek Seçim Kurulu değil mi? Evet! Üstelik bizde bir de AKP tarafından uzatılmış YSK var!
Uzatılmış YSK’nın Başkanı, sandık seçmen listeleri kesinleşince şunu demişti;
“Mükerrer seçmen de sahte seçmen de hayali seçmen de yok. YSK olarak seçmenlerimizin gerçek yerlerinde oylarını kullanması için elimizden geleni yapıyoruz.”
Seçimlerin Güvenlik içinde yapılmasından kim sorumludur?
Tüm Güvenlik birimlerinin ve idari yapılanmanın bağlı olduğu İçişleri Bakanı!
Bakan Soylu, Erzurum’da “Seçim Bölge Güvenlik Toplantısında” şunu dedi;
“Türkiye, seçim yapma ve seçim güvenliği konusunda dünyada önde gelen ülkelerden biridir ve hatta başındadır!”
Seçimlerin adli yönden doğru ve şeffaf olarak yapılmasından kim sorumludur?
Adalet Bakanı ve HSK Başkanı Abdülhamit Gül!
Gül, Gaziantep Şehitkamil İlçesi MHP Seçim Koordinasyon Merkezinin açılışında şunu söyledi;
“Seçimle ilgili her türlü yasal hazırlık yapılmıştır. Seçim Güvenliği sağlanmıştır. 31 Mart gecesi, Millet İttifakı hüsrana uğrayacaktır!”
Seçim Gecesi; 31 Mart 2019 Saat 23.25;
Binali Yıldırım; “İstanbul’da seçim sayımları gayrı resmi sonuçları 31 bin 124 sandıkta tamamlanmış bulunuyor. Bu sonuca göre, İSTANBUL’DA SEÇİMİ KAZANDIK. Bu süreçte İstanbul halkının bize verdiği YETKİ için çok teşekkür ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun” dedi…
Şimdi, 31 Mart 2019 Saat 23.25’e kadar gerek AKP’den gerek MHP’den gerekse Binali’den bir usulsüzlük-sahtekarlık-örgütlü oy hırsızlığı ŞİKAYETİ VAR MI? Yok!
Olsa idi, AKP ne yapardı? Besleme basını ile dünyayı ayağa kaldırmaz mıydı?
Demek ki her şey normal imiş!
Seçim Sonrası; 15 Nisan 2019
Binali Yıldırım; “Seçimde yapılan usulsüzlükler, yanlışlıklar, şaibeler oy hırsızlıklarıyla sınırlı değil. Herkes seçmen nakli yaptı. (!) Muhtarlık için memleketine gidenler var, (!) bunun ondan ne farkı var deniliyor?
Bu ondan çok farklı. Bu sahtekarlık.
İbrahim Karagül; Yeni Şafak Genel Yayın Müdürü;
“İstanbul FETÖ’ye, mazbata Pensilvanya’ya mı verilsin? Şantaj ve tehditlerle hırsızlığı gizleyip o koltuğa oturamazsın. Bu seçim yenilenmeden kamu vicdanı (!) yenilenemez…”
Değerli Konuklar;
Bademlerin hiçbir zaman demokrat olmadıklarını, kendileri kazanmadıkça seçime inanmadıklarını defalarca yazdım. Sizlere iki olay hatırlatayım;
-26 Mart 1989 Yerel Seçimlerinde Erdoğan Refah Partisinin Belediye Başkan Adayı idi. Seçimi kaybedince, komiser Rasim Şimşek ile, İlçe Seçim Kurulunu bastı! Görevli Yargıca “Sen sarhoşsun” deyip adli tıbba götürmeye çalıştı. Sonunda hakkında tutulan tutanak sonucu yargılandı ve hapse atıldı.
-1991 Kasım Ayı; Erdoğan, RP-MHP-IDP ittifakında İstanbul Eyüp Bölgesinden birinci sıra milletvekili adayı oldu.
Seçim sonuçlandı ve ittifakın bu bölgeden bir milletvekili çıkardığı anlaşıldı.
Erdoğan, anında kutlamalara başladı. Fakat o seçimde geçerli “Tercihli Oy Sistemiyle” Mustafa Baş, İstanbulluların verdiği tercihli oylarla Erdoğan’ı geçti ve milletvekili seçildi.
Mustafa Baş, Erdoğan’ın korkusuna Ankara’ya kaçtı. Refah Partisi Genel Merkezini basan Erdoğan; “Mustafa’yı derhal istifa ettirin. O hak benimdir, yoksa onu vurdururum” diye hepsini tehdit etti.
Mustafa Baş, Almanya üzerinden Hollanda’ya gönderilip orada saklandı.
Ancak 15 gün sonra gelip milletvekili yemini edebildi.
Olayın perde arkasını merak edenler Sayın Şevket Kazan’a veya Şeref Malkoç’a sorabilirler…
İşte Bademlerin demokrasi anlayışı budur. Seçim, sadece onlar kazanırsa geçerlidir.Kaybederlerse, o seçimde mutlaka hile vardır!
İstanbul’u bırakmak istememelerinin tek sebebi, pisliklerini örtüp yol bulmaya devam etmek istemeleridir. YSK’nın bu talana geçit vermeyeceğini umuyorum.
Bunların altından “Devlet Olanaklarını ve Korumasını” seçim yoluyla alın, bu Bademler sokağa çıkamazlar. Bunlar önden Deli Yürek, arkadan kazma kürek.
Bizde hırsıza hırsız derler! Sizde ne denir Sayın Uzatmalı YSK…
Rifat Serdaroğlu