“BİLİNÇSİZCE TÜRKÇE ALERJİSİ,” ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. LÜTFEN OKUYUNUZ??
Namaz, Arapça değil, Farsça…
Oruç, Arapça değil, Farsça…
Abdest, Arapça değil, Farsça…
Peygamber, Arapça değil, Farsça…
Müslüman, Arapça değil, Farsça…
Soner Yalçın çok önemli bir tele dokunmuş bu gün…
Aşk, Farsça…
Beddua, Farsça…
Cihan, Çile, Farsça…
Derviş, Dergah, Destur Farsça…
Ebru, Farsça…
Günah-Günahkâr, Güllaç, Farsça…
Hattat, Huda, Hurma, Hoca, Farsça…
Kâfir, Kaftan, Kalender, Kehribar, Keramet, Kervan, Kerime, Külah, Farsça…
Lüle, Farsça…
Meşk, Mevla, Mevlit, Molla, Muska, Münzevi, Farsça…
Ney, Farsça… Niyaz, Farsça…
Pir, Postnişin, Farsça…
Rabbena, Rayiha, Farsça…
Sahabe, Sancak, Şadırvan, Şakirt, Farsça…
Takke, Tespih, Tülbent, Türbe-türbedar, Farsça…
Bugün İslam’ı yaşarken-anlatırken kullandığımız sözcüklerin çoğu Arapça değil Farsça!
Peki… “Türkçe” adı geçince kimileri neden sert tepki gösteriyor?
Farsça oluyor da neden Türkçe olmuyor.
İslam ile Türk dili yan yana gelsin istemiyorlar!
Çünkü Türklerden korkuyorlar da Allah’tan korkmuyorlar.
Türkçeye alerjinin sebebi ne? “Türkçe” düşmanlığı mı?
İsrail’in konuştuğu İbranice “Rab” dersiniz sesleri çıkmaz; Türkçe “Tanrı” derseniz ortalığı yıkarlar!
Çünkü Türk güçlenirse balon köpüğü gibi sönerler….
Seyyid Nesimi de diyor ki,
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acaip derde düştüm herkes gider karına
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren hüda’dır, kula minnet eylemem
Oy Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
Oğuz Ersöz .
.