YEMEN’de BİT’LE ve ARKADAN VURAN ARAP’LA SAVAŞ

Yemen’de Ali Oğlu Recep Aslıkara
Tüfekleri çatınca çamaşırlarımızı çıkartır, süngülerin ucuna asardık. Kavurucu çöl güneşinde oturur beklerdik. Beş on dakika sonra sıcaktan, güneşten giyeceklerimizdeki bitler şişer çıtır çıtır telef olmaya başlardı. Aynı şekilde dayanabildiğimiz kadar gövdemizdeki, başımızdakiler de düşerdi. Çamaşırları silkeleyip giyer, temizlenmiş olurduk.
Üç beş sene, yedi sene kocasının, nişanlısının yolunu gözleyen Anadolu’nun o şeref, haysiyet, namus ve vefa abidesi olan genç kızları… Gidip de gelmeyenlerin ardından dökülen gözyaşları, ağıtlar yakılan türküler.
Hep “Zöhre kalesi“ni, arap bedevilerin zulmünü, acımasız çölü anlatırdı.
Su yok, sakaların ve askerin getirdikleri su ancak içmeye yeter, çamaşır yıkamak, yıkanmak mümkün değil.
Her sabah su borusu çalar 15 kişilik bir manga kalenin dışındaki kuyudan su getirmeye giderdi. Bir gün manga dönmedi. Ala Şeyh denilen bir bedevi şeyhi kuyu başına pusu kurmuş, bizim askerlerimizin hepsini de şehit etmişlerdi. Müslüman Bedevi Araplar, Müslüman Türk Askerlerini şehit etmiş, kaledekiler susuz kalmışlardı.
Bizim taburdan tamı tamına 80 asker çırpına, çırpına susuzluktan şehit oldular.
Şehitleri kalenin içine gömdük.
Kerbela yeniden yaşanıyordu sanki.
Vurularak ölmekten çok susuzluktan ölmek ızdıraplıydı.
Bedevi Araplar bir durup, bir saldırıyordu.
Ertesi gün Denizden gelen Zırhlı Osmanlı gemisi hepsini topa tuttu. Sonra da karaya çıkartma yaptı. Birçoğu telef oldu, Ala Şeyh de yaralanmış duyduğumuza göre ama biz susuzluktan can veren 80 babayiğidi toprağa verdikten sonra.”

Recep Aslıkara Yemen’den nadiren sağ dönenlerden birisi .

Kışlanın önünde Redif sesi var.
Bakın çantasında acep nesi var.
Bir çift kundurayla bir de fesi var.
(Redif : İhtiyat, yani yedekten çağrılmış seferberlik askeri)

Kaynak: Halil Aslıkara (Recep Aslıkara’nın oğlu).