ORDUMUZDA TANK BİRLİKLERİ TARİHİ VE GENERAL TAHSİN YAZICI

İlk tankımız ve Tahsin Yazıcı

30/08/2019 13:15

Türkiye’nin ilk tankı Renault FT-17 Fransa’dan temin edildi ve daha sonra kurulan tank taburumuzun komutanlığını, ilk Tank Subayımız olan Binbaşı Tahsin Yazıcı üstlendi.

Dünya tarihinde silah kullanımı belki de insanlık tarihi kadar eskidir.

İlk çağlardan bu yana insan, doğaya karşı, vahşi hayvanlara karşı ve düşmanlarına karşı her zaman silah kullanageldi. Böylece silah, insanın yanından ayırmadığı ve ayıramadığı bir enstrüman oldu. Gelişen teknoloji ile beraber silahlar da büyük dönüşümler geçirdi.

Sopaların ve taşların ucu sivrilmeye başladı önce.

Sonra bu sivri taşlar bir sopanın ucuna bağlanarak ilkel mızraklar ortaya çıktı.

Madenlerin kullanılmaya ve işlenmeye başlamasıyla da bıçaklar, hançerler, kılıçlar, zırhlar, oklar, yaylar, kalkanlar, metal mızraklar kullanılmaya başladı savaş alanlarında.

Ancak savaş, hız ve muhafaza demekti. Dolayısıyla insanlar bu savaş aletlerini atlar ve tekerlekli araçlar üzerinde kullanmanın yollarını aradılar ve savaş arabalarını geliştirdiler. Böylece silahların etkili bir şekilde araçlar üzerinde ve çoklu kullanımının ilk adımları atıldı. Zaman içinde gelişen teknoloji ile beraber bu savaş arabaları daha çok silahla donatıldı, hızları artırıldı ve muhafazaları güçlendirildi. Orta Çağ’a gelindiğinde ise karada ve denizde çeşitli savaş araçları üretildi. Koçbaşları, mancınıklar, kuşatma kuleleri, yangın gemileri, kadırgalar, kalyonlar dünya harp tarihinde önemli silahlar olarak tarih sahnesine çıktı. Savaşların gidişatını ve taktiklerini değiştiren en önemli gelişme ise savaş aletlerinde barutun etkin bir şekilde kullanımı oldu. Barutun ateşli silahlarda kullanılmasıyla silahların gelişimi de büyük bir ivme kazandı. Böylece toplar ve tüfekler dünya harp tarihinin en etkin silahları olarak kendilerini göstermeye başladılar ve büyük değişimlerin kapılarını araladılar. Özellikle topların hem dünya harp tarihini hem dünya siyasi tarihini değiştirmesinin bir örneği İstanbul Fethi canlı bir tarih olarak zihinlerimizdedir. Ateşli silahların gelişimi, 1453ten sonra da günümüze değin artarak süregeldi. İlkel silahların savaş arabalarında kullanımı gibi bu gelişkin silahlar da zırhlı araçlarda kullanılmaya başladı.

I.Dünya Savaşı’na gelindiğinde ise daha önce hiç görülmemiş bir savaş aracı muharebe meydanlarına giriş yaptı. Bu yeni savaş aracı ilk tecrübesinde kısmen başarıya ulaşsa da daha o günden dünya harp tarihinde büyük bir devrim yapacağını göstermişti. Adına TANK denen bu araç, ilk defa 15 Eylül 1916’da Almanlara karşı kullanıldı ve o günden sonra savunma için vazgeçilmez bir zırhlı araç olarak ülkelerin silahlı kuvvetlerinde önemli bir yer edindi.

 İlk tankımız Renault FT-17

Cumhuriyetin ilanı ile beraber bir sanayi atılımı başlatan ve yurt savunmasına büyük önem veren Türkiye de Türk tankçılığının gelişmesi için çeşitli adımlar attı. Öncelikle 1928 yılında, Türk ordusu envanterine giren ilk tank olan Renault FT-17, Fransa’dan satın alındı ve Maltepe’deki Subay Assubay yetiştiren Piyade Atış Okuluna verildi. Türkiye’nin ilk tankı Renault FT-17, teknik olarak şu özelliklerde idi:

Ağırlık 6.5 ton; uzunluk 5 m; genişlik 1.74 m; yükseklik 2.14 m; kaldırma kapasitesi 6 hp/ton; transmisyonu, 4 ileri 1 geri; motoru, Renault 4 silindirli benzinli 35 hp; ana silahı, Puteaux SA 1918 37mm tabanca; diğer silahları, 8mm Hotchkiss makineli tüfek, mürettebat 2 kişi.

– Türk tankçılığının babası Tahsin Yazıcı

İlk tankımızın temin edilmesinden sonra da tankçılığımızı geliştirme çalışmaları devam etti.

1934 yılında ilk muharip Tank birliği Lüleburgaz’da Tank Taburu olarak kuruldu. Tank taburumuzun komutanlığına ise Binbaşı Tahsin Yazıcı getirildi.

Tahsin Yazıcı 1892’de Manastır’da doğdu.

Kara Harp Okulunu 1912 yılında bitirdi.

I. Dünya Savaşı’nda Çanakkale cephesinde ve Kurtuluş Savaşı’nda çeşitli cephelerde görev yaptı.

Cumhuriyetin ilanından sonra da çeşitli isyanların bastırılmasında hizmetlerde bulundu.

30 Ağustos 1931 tarihinde binbaşılığa atandı.

1934 yılında, Türkiye’nin yeni kurulan ilk tank taburunun komutanlığına tayin edildikten sonra “Tankçılığın Babası” olarak anılmaya başladı. 30 Ağustos 1938’de Yarbay, 30 Ağustos 1943’te Albay, 1949 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi etti. Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler safında savaşmak üzere Güney Kore’ye gönderildi ve Kore Türk Silahlı Kuvvetleri komutanlığına tayin edildi. Burada gösterdiği başarılardan dolayı “Kore Kahramanı” diye anılmaya başladı. Türk birliğinin direnişiyle 8. Amerikan Ordusu’nun yok edilmekten kurtulduğu Kunuri Savaşı’nda gösterdiği yararlılıklardan dolayı kendisine Amerikan 8. Ordu Komutanı General Walton Walker tarafından “Gümüş Yıldız” madalyası verildi.

Tahsin Yazıcı, 11 Şubat 1970 tarihinde Ankara’da vefat etti. General Tahsin Yazıcı’nın oğlu Bali Yazıcı da mükemmel bir tank subayı idi.

Natoya girdikten sonra Türk Ordusunun Tank Birlikleri, Amerikan yapımı M24 ve M37 tanklarıyla teçhiz edildi. Bunlar eskiyince M47, M48 tanklarıyla teçhiz edildi.