PROF YUSUF HALAÇOĞLU NİYE GÖREVDEN ALINDI?

YUSUF HALAÇOĞLU NEDEN GÖREVDEN ALINDI?..

Halaçoğlu; “Taşnak arşivlerini açın, 20 milyon dolar vereyim” dedim.

Canlı yayında konuşan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu “Ermeni diasporasına Boston’daki Taşnak arşivlerini açın, 20 milyon dolar vereyim size dedim. Bu iş bitecekti” ifadelerini kullandı.
Habertürk’te Kübra Par’ın konuğu olan eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve siyasetçi Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Ermeni diasporasına Boston’daki Taşnak arşivlerini açın, 20 milyon dolar vereyim size dedim.
O zaman dolar 1 lira 35 kuruş civarındaydı. Türk parasıyla 27 milyona falan geliyordu. Bu iş bitecekti. Orada büyük bir tartışma meydana geldi. Orada Taşnakların yaptıkları bütün zulümler, katliamlar, hepsi yazılıydı. Açmaları mümkün değildi ama iş tatlıya bağlanabilirdi” ifadelerini kullandı.
Halaçoğlu‘nun açıklamaları şöyle:
İlk defa belki burada söyleyeceğim, biz bu konuda gerçekten Tarih Kurumu’ndayken çok ciddi çalışmalar yaptık. Rusya‘yla anlaştım mesela. 3 bin dolar karşılığında Rusya‘daki Taşnak arşivlerini satın almıştım. 2007 Haziran ayının hemen başında 1’inden 3’üne kadar süren Oslo’da diaspora toplantı yapıyordu. Diasporanın toplantısına Türk Tarih Kurumu’ndan iki kişi davet edildi. Ben ve arkadaşımız Kemal Çiçek‘le beraber gitmek istedik. Beni kabul etmediler. Benim yerime İnanç Atılgan diye bir arkadaşımızı gönderdim. Onlar oradayken bir beyanat verdim. Dedim ki, ‘Boston‘daki Taşnak arşivlerini açın, 20 milyon dolar vereyim size’. Tarih Kurumu’nun bütçesinde 260 milyon para vardı. O zaman dolar 1 lira 35 kuruş civarındaydı. Türk parasıyla 27 milyona falan geliyordu. Bu iş bitecekti.”
YUVARLAK MASA TOPLANTISI TEKLİF ETTİLER KABUL ETTİM”
Orada büyük bir tartışma meydana geldi. ‘Blöf yapıyor‘ falan demişler. Orada Ermeniler adına çalışan Alman bilim adamı var. O ‘hayır Yusuf Bey blöf yapmaz‘ demiş. Kendisi çok ciddi bilim adamıdır. Bunun üzerine diaspora beni aradı. Garo Mumcuyan, yönetim kurulundan birisi. ‘Yusuf Bey, ciddi misiniz?‘ diye sordu. ‘Burası Türk Tarih Kurumu, gayri ciddi şeyler söylemeyiz. Tabii ki ciddiyim‘ dedim. Bunun üzerine bana ‘basın olmamak kaydıyla Eylül ayında bir yuvarlak masa toplantısını kabul eder misiniz?’ dedi. ‘Tabi‘ dedim ‘Eşlerinizle gelin misafirim olun hatta’ dedim. Kabul ettiler, o arada Ara Sarafyan var Londra‘da, Gomidas Enstitüsü Müdürü. O başka bir teklifte bulundu. ‘Sadece Boston arşivleri değil Kudüs Ermeni arşivlerinin tasnifini de yapalım. Bizim enstitümüz ile sizin Tarih Kurumu olarak yapalım. Ben de Eylül ayında geleyim, konferans vereyim. Ne dersiniz?’ dedi. Onu da kabul ettim. Ayrıca Ermeni diasporasının çıkardığı haftalık bir gazete vardı, onun yazı işleri müdürü yanılmıyorsam Hacik Muratyan‘dı. O bana röportaj teklifinde bulundu ‘Ağustos ikinci yarısında gelsem bu konuda röportaj yapar mıyız?‘ diye sordu. ‘Memnuniyetle’ diye cevap verdim.

YUSUF HALAÇOĞLU’NUN GÖREVDEN ALINMASI ŞARTI KONMUŞ”
Fakat görevden alındım. O sırada Cenevre‘de veya Zürih‘te bizim Dışişleri ile Ermeniler ve Amerikalı yetkililer görüşmeler yapıyorlardı, o tarihlerde Ermeni açılımı yapılıyordu biliyorsunuz. Futbol maçlarına da gidip geldiler. Amerika ve İsviçre gazetelerinin yazdığına göre Yusuf Halaçoğlu‘nun görevden alınması şartı konmuş. Kesinlikle çözecektik. 6 ay sürerdi en fazla. Bu konuyu Demokles’in kılıcı gibi tutmak istiyorlar bu konuyu.
ARŞİVLERİ AÇAMAYACAKLARDI AMA İŞ TATLIYA BAĞLANACAKTI”
Başa dönersek ‘20 bin değil 20 milyon dolar vereyim Boston’daki Taşnak arşivlerini açın’ demiştim.
Açamayacaklardı; çünkü Taşnak arşivlerinin Rusya‘ya gönderilen nüshaları bende vardı. Orada Taşnakların yaptıkları bütün zulümler, katliamlar, hepsi yazılıydı. Onların onu açmaları mümkün değildi. Açmak isteselerdi, muhtemelen benimle görüşeceklerdi, işi şöyle tatlıya bağlayacaktık, o tarihte Ermenilerin çektikleri eziyet, zulüm de vardır, bu tehcirle masum insanların da eziyet çektikleri vardır ama Ermeni çetelerin Müslümanlara karşı Türklere öldürme ve katliam hareketleri de vardır. İkimiz de çok üzgünüz diyecektik belki de. Ve bitecekti bu iş. ABD öyle kullanıyordu, Ermenistan da bundan kendisine siyasi sebeplerle menfaat sağladığı için istemiyordu.
“AMERİKA ASLINDA SOYKIRIM OLMADIĞINI ÇOK İYİ BİLİYOR”
ABD hem NATO’dan hem de normal iki devlet arasında müttefikimiz. Terörle mücadelede maalesef PYD’yi destekleyen, PYD odaklı devlet kurulmasını arzu eden bir politika izliyordu. Türkiye’nin Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatı’yla bu belli ölçüde engellendi. Son Barış Pınarı Harekatı’yla bunun kurulması artık mümkün değil. Tam 29 Ekim’de, Türkiye’nin Rusya ile anlaşmaya varması Amerika’nın emellerini suya düşürdü. Bu aslında siyaseten bir tepkidir. Amerika aslında soykırım olmadığını çok iyi bilen devletlerden biridir.

“ERMENİLERE AİT BİR TEK TOPLU MEZAR GÖSTEREMEDİLER”
Siz bir devlet olarak savaşa giriyorsunuz, kendi vatandaşlarınız İngiliz, Fransız, Ruslarla işbirliği yapıyor, 23 yerde Anadolu’da isyan çıkarıyor. Telgraf tellerinin birleştiği, tren yollarının sabote edildiği alana rastlıyor. Van atom bombası atılmış gibi Ermeni çeteler tarafından yerle bir ediliyor. Ermeni çeteleri 518 bin 301 kişiyi öldürüyor. Kars‘ın Derecik köyünde toplu mezarlar bulduk. Annesi çocuğuna sarılı halde gördük. Ben Tarih Kurumu Başkanı iken kazı yaptırdım ve dünyaya seslendim, ‘Ermenilere ait toplu mezar gösterin’ dedim. Niye bir tane toplu mezar gösteremiyorlar?

“BUYRUN, İSPAT EDİN SOYKIRIMI TANIYALIM DİYORUZ”
Dört cephede savaşıyorsunuz, sizin kendi tebanız size isyan ediyor ve düşmanla işbirliği yapıyor. Savaşıyorsanız devletlerle, içinizden birileri düşmana yardım ediyorsa, bugün hangi devlet olursa olsun aynı şeyi yapar. Tehcir 1915 Haziran 16’sında başladı, sene sonuna kadar sürdü. Osmanlı Devleti Ermeni ileri gelenleri uyardı. Savaş devam etti, Van yerle bir oldu. 80 bin insan öldürüldü. Genç kadınlar, kızlar alındılar, Akdamar kilisesinde tecavüz edildiler. 50 kadın iffetlerini korumak için Van Gölü‘ne atlayıp hayatlarına kıydılar. Biz ‘buyrun ispat edin tanıyalım soykırımı‘ diyoruz. Belge olmadıktan sonra hiçbir şeye yaramaz. Fransa, İngiliz arşivlerine bakalım.
Kaynak (Yeniçağ: Halaçoğlu)