Bir çok kişinin, öküzün altında buzağı ararcasına askeri müdahalede adı geçenleri, müdahalede bulunmak zorunda bırakıldıkları ve asla darbe heveslisi olmadıkları halde, ön yargıyla “DARBECİ” yaftasıyla suçlarken, ÖZKÖK TBMM Araştırma Komisyonu’nda hiç çekinmeden, mertçe ve türkçe vede Türk gibi konuştu;
“Ben iktidarla aynı görüşte olmak zorunda değilim.
Zaman zaman askerle de aynı görüşe sahip olabilirim.
Askerle de aynı görüşte olmayabilirim.
Benim ne hisle manşet attığımı, siz sorgulayamazsınız.
12 Eylül döneminde siviller güçsüzdü, ülkeyi İdare edemiyorlardı, sokaklarda sağ sol örgütler egemen olmuştu, güvenlik yoktu.
Darbe olunca otobüsteydim, sevinçten ‘OH BE HAYATIM KURTULDU’ dedim, eve geldim.
Menderesci, Özalcı ve Demirelci olan babam da bana sarıldı ‘Allah’a şükür, hayatın kurtuldu’ demişti.
Benim gibi çok kişilerin hayatı kurtuldu. Ben düşüncelerimi size samimi olarak ifade ediyorum” dedi.
Özkök’ün bu sözlerinden pek hoşlanmayan Komisyon Başkanı, bencilce bir davranışa girerek, ÖZKÖK’e “Çok bencilce konuşuyorsunuz, o dönemde hayatım kurtuldu diyorsunuz. Ya ölenler ve işkence görenler ne olacak” diye tepki gösterdi.
Yani Nimet BAŞ burada, ‘onlar öldüyse sizde ölmeliydiniz’mi demek istiyor, ne demek istiyor, anlaşılamamıştır?
Özkök ise “Evet sizce bencilce de olsa, ben böyle düşündüm” dedi.
Ünlü gazeteci Ertuğrul ÖZKÖK, hiç bir eski görevliye iftira etmeden, o gün ayrı, bu gün ayrı bir davranışa girmeden, samimi duygularını ifade ederek dürüstlük örneğini sergiledi. Halkın büyük kesiminin düşüncelerine tercüman oldu.