KÖY ENSTİTÜLERİNDE NAR GİBİ KIZARAN TUĞLALAR

KÖY ENSTİTÜLERİNDE İMAL EDİLEN NAR GİBİ KIRMIZI TUĞLALAR…
Gölköy bir çeşit ilk bebekti, ilk göz ağrısıydı. Yenileri için bir model oluşturması bakımından çok önemliydi. Tonguç Baba mektup üzerine mektup yağdırıyordu: Bu okul ne pahasına olursa olsun, kurulmalıydı.

Balkır öğretmen kara kara düşünmektedir. En az 300.000 tuğla gerekiyor. Para yok. Ankara’dan da gelecek değil. Yerinde, Kastamonu’da bir çözüm bulmalıydı. Şehre indi. Dolaştığı tuğla ocakları o miktar tuğlayı, istenen sürede verecek kapasitede değildir, fiyatlar da yüksektir. Ne yapmalı? Oturup kafa yorar arkadaşlarıyla. Para yok, önleri kış, 200 çocuk hep çadırda kalamaz ki…

Koca müdür birden ayağa fırlar: “Biz, kendimiz yapacağız tuğlalarımızı!” Evet, pes etmek yoktu, kendi tuğlalarını bir yolunu bulup kendileri üretecekti!

İki usta buldular. 8 kilometre uzakta, uygun tuğla toprağı buldular. Kızlı erkekli öğrenciler, imeceyle, kendi yaptıkları ocaklara taşıdılar. Ustalar tuğla kalıplarını yaptı. Odun kömür hibe ettirildi. 2 ay içinde her şey hazır hale geldi.

Tarih 18 Haziran 1938

İlk tuğla fırını ateşleniyor! Başarının gururunu yaşadılar ateşin yalazında. Ustalar, öğretmenler, öğrenciler, meraklı köylüler…fırının başından saatlerce ayrılmadılar, aşkla seyrettiler. Sonunda, “tamam” dedi, Balkır öğretmenpişmiştir, açalım.” Açtılar fırını. Nar gibi kızarmış tuğlaları görünce, sevinçten uçtular çocuklar gibi. Sanki fırının kapağı açılmamıştı da bir güneş doğuvermişti gece yarısı.

Ankara İlköğretim müdürü Tonguç Baba’nın kapısı çalınır. Postacı büyükçe ve epey ağır bir paket getirmiştir. Tonguç heyecanla açar paketi. İçinden nar gibi kırmızı 4 tane tuğla çıkar. Bir an ne yapacağını bilemez, gözlerine yaşlar hücum eder.

Balkır ‘deli’si hoca başarmıştır!
*
Ve bir gece yarısı…

Okuldan koşarak gelen biri, Balkır’ı uyandırır: Elinde feneriyle inşaatları dolaşan bir adam görmüştür. Müdür acele giyinir, kurs alanına gelir. Eli fenerli adamla göz göze gelince, gülümseyerek sarılır, o adam İsmail Hakkı Tonguç’tur. İki dost oracıkta oturup yeni kararlar alırlar, işin hızlanması için yeni planlar yaparlar, işliklerin yerini belirlerler.

Plan hiç bekletmeden uygulamaya konulur.

Çevredeki köylerden imece yoluyla yardım istenir. Valilikten destek sağlanır.

İki hafta içinde okul binası, işlikler yükselmeye başlar.

Kaynak: İsmail Tezgel, Aydınlanmanın Yarım Kalan Işığı: Köy Enstitüleri, Atayurt Yayınevi, Ank., 2021.