KAPİTALİZM “AÇLIK” konusunda bir yazıyı kaleme aldığımda, okuyucumun ne düşündüğünü merak etmiş, kendileriyle bir diyaloğa girmiştim.
Maşallah, meğer fikri düzeyi yüksek arkadaşlarla berabermişim.
“Allah, hepimizi iyilik, güzellik ve doğruluktan ayırmasın!”
Okuyucu yorumlardan şunu anladım ve gördüm ki okuyucu bilgiden ziyade, bilinçli olmak istiyor:
-Hocam! Açlığın gerekçesini bir daha anlatır mısınız? Diyorlardı.
Ben de yeni konuya şu soruları sorarak başlamak istedim.
Arkadaşlar! Siz hiç: Zalim kim olursa olsun ona karşı, mazlum kim olursa olsun ondan yana oldunuz mu?
Hiç vicdanınıza bu soruları sorarak rahatsızlık yaşadınız ve uykularınızı kaçırdı mı?
Hiç hayata gelişinizin sebebinin bunlar olduğunu akıl ettiniz mi?
Ben çoğu zaman Akif’in ifadesiyle bunları yaşadım.
Kanayan bir yara gördüğümde hep benimde yüreğim kanamıştır.
Hayatın “Adalet ve Zulüm” denklemi üzerinden gittiğini, döngünün böyle olduğunu gördüm.
Allah kuralı böyle koymuş ve hayatı zıtlarıyla böyle anlatmıştır.
Zalimlere karşı mazlumları, güçlülere karşı güçsüzleri, ezenlere karşı ezilenleri savunmanın bir vicdan işi olduğunu açıklamıştır.
Yani işin içinde bir takdir ve bir de kaderin olduğunu söylemiştir.
Elbette ki bu işi anlamak ve gereğini yapmak kolay değildir.
Bedeli çok ağırdır.
Bu, “arı kovanına çomak sokmak” gibidir.
Ancak, sözün namusu için yaşayanlar için kolaydır.
Erdem sahibi birçok insan, bu bedeli hayatlarıyla ödemişlerdir.
Çünkü insanlığın onur mücadelesi nimet üzerinden değil, külfet üzerinden yürür.
Bana göre de; dünyanın en onurlu işi budur.
Bu işi kendilerine dert edinenler, zengin olmak için, kariyer ve konfor için değil, mütevazı bir hayatın şerefi için yaşamışlardır.
Bu insanlar, “Kapitalizmin” vicdansız bir ideoloji olduğunu ve buna karşı da bir “Vicdan İktidarı” kurmak gerektiğine inanmışlardır.
Vicdanların iktidarı demek: Dünyanın insanca ve hakça yaşanması, “Ben” diyen bencilliğin yok edilmesi, çıkarcı zihniyetin son bulması, acımasızlığın yerini merhametin alması, eşitçe paylaşımın ve hakça bölüşümün olması ve tüketim çılgınlığına son vermek, kısaca insan olmak demektir.
Vicdanları kuruyanların yeryüzüne dikmeye çalıştıkları “Mamon”(Para Tanrısı)larını itibarsız hale getirmedikçe, “Yok oluşa doğru giden yıkılışın” durmayacaktır!
İslam (Din), boş yere gelmedi!
Haksız kazancı, çalmayı, zulmü ve neme nem yanlışları ortadan kaldırmak için geldi!
Eğer İslam’ı, dünyanın dengesini bozan bu eylemleri ortadan kaldırmak için geldiğinden hala haberin yok ise, yeryüzünde Müslümanım diyerek kasılmaya da hakkın yoktur!
İki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçilmesinden bu yana, insan hırsı iyiden iyiye azdırıldı.
Kapitalizm, dünya hâkimiyetine doğru hızla ilerlemektedir.
Dünyanın vicdanı giderek yalnızlığa ve ölüme terkedilmektedir!
Dünya, “Cüzdanların İktidarı” ile yönetilir oldu.
İnsanlığın ve doğanın düşmanı Kapitalist üretim anlayışı, her şeyi tüketiyor, gözü kârdan başka bir şeyi görmüyor!
Doğayı yok ediyor, daha fazla kazanmak uğruna ozon tabakasını deliyor, buzulları eritiyor ve yağmur ormanlarını acımadan katlediyor!
Silah şirketleri daha çok kazansın diye savaşlar çıkartıyor, Mamon masumların kanından, petrolden, Sabbah’ın eroininden besleniyor!
Çünkü varoluş temelinde “Makyavel” yatıyor!
Bombalar atıyor, kimyasal gazları salıyor, fabrika zehirlerini saçıyor, bundan da en ufak şekilde rahatsızlık duymuyor!
Pislettiği dünyadan kaçmak için uzayda başka yerler arıyor.
İşte “Kapitalizm” bu…
İşte daha çok kazanmak, daha çok hırsın sonu…
Kapitalizm denen vicdansız ideolojinin olmazsa olmazları bunlar…
Buna engel olmak bir insanlık borcudur.
Bu engel olma işi senin görevin ve tarihin sana yüklediği bir görevdir!
Mamon’un iktidarına son verip “Adalet” Devletini kurmak senin işindir.
Mahmut AKYOL
|