HARF DEVRİMİ

HARF DEVRİMİ
Harf Devrimi’ni bilirdik de Latin harfleri diye bildiğimiz o harflerin aslında GÖKTÜRK-ETRÜSK kökenli harfler olduğunu, dahası bu devrim yasasının adının “Latin Harflerinin Kabulü” değil “YENİ TÜRK HARFLERİNİN KABULÜ” olduğunu bile bilmezdik.
Nereden bilebilirdik yıllar sonra birilerinin, “Atatürk Latin harflerini kabul etti, bir Ok i cahil kaldık!“, “Dedemizin mezar taşını okuyamıyoruz” deyip gerçeği çarpıtacağını.
Yıllarca “BEYİN FESADINA” uğratıldığımız için olsa gerek, bu yalancılara şöyle diyemezdik: “Sanki Harf Devrimi’nden önce Osmanlı çok kültürlüydü! Sanki Osmanlı’da okuma yazma oranı yüzde 90’lardaydı!
*
Asıl Harf Devrimi’nden önce cehalet vardı.
İnsanlar Harf Devrimi sayesinde okuryazar oldu.
İnsanlar yeni harflerin kabul edilmesinden önce Arap harfleri varken de dedelerinin mezar taşını okuyamıyordu, çünkü toplumun yüzde 92’si kadarı Arap harfleriyle Osmanlıca bile okuyup yazamıyordu.
*
Harf Devrimi öncesi Arap harfleriyle okuma-yazma oranı erkeklerde yüzde7, kadınlarda binde4, toplamda yüzde 8-10 bile değil! Yüzde 90 cehalet…
*
Latin harflerinin kökeni bugün dünyanın birçok yerinde kullanılan Latin alfabesi, Futhark ve Etrüsk Runik harflerinin bir türevidir; okullarda çocuklarımıza ve gençlerimize öğrettiğimiz gibi, Fenike alfabesinin değil… Avrupa’nın Futhark ve Etrüsk runik yazısı ise Göktürk yazısıyla aynı kökenden gelmektedir.
Yani Latin alfabesi aslında Göktürk alfabesinin zaman içinde farklılaşmış biçimidir.
Dolayısıyla Atatürk‘ün Türkçeyi Latin harfleriyle yazmaya karar vermesi, bir anlamda yeniden Göktürk yazısına dönüştür ki bunun adı Cumhuriyet tarihi yalancılarının dediği gibi “gavurlaşmak” değil “ÖZE DÖNMEKTİR.”
*
Özetle, 1928‘deki “Yazı ve Alfabe Devrimiyle” Türkçe, yaklaşık 800 yıl sonra kendi bünyesine hiç uymayan Arap harfleriyle yazılmaktan kurtularak, kendi bünyesine hiç uymayan Arap harfleriyle yazılmaktan kurtularak, kendi bünyesine birebir uyan (Göktürk yazısına ve Etrüsk yazısına dayanan) Latin alfabesiyle yazılmaya başlanmıştır.”
        Sinan Meydan