KISACA ERMENİ MESELESİNİN İÇYÜZÜ

                         ERMENİ SORUNUNUN İÇ YÜZÜ

1915 başlarında Osmanlı’nın durumu şuydu:
Doğuda, Rus orduları Anadolu’nun içinde ilerlemektedir. Ermeni gönüllü birlikleri, Ruslara hem rehberlik etmektedir, hem de ön çatışmaları yapmakta, ikmal ve telgraf hatlarını kesmekte, Ermeni köyleri, Rus ordusuna ve Ermeni çetecilere yiyecek yardımı yapmaktadır.
Güneyde, Filistin cephesinde İngilizler Arapları iç isyana ikna etmektedir.
Batı cephesinde, müttefikler mart ortalarında Çanakkale‘yi topa tutmuş, 25 nisanda karaya asker çıkarmışlardır.
Göğüs göğüse yapılan savaşlarda her gün binlerce kişi cephede veya arkada hastalık ve açlık nedeniyle ölmektedir.
Van şehrinde Ermenilerin Mart ayında tırmandırdığı isyan başarılı olmuş, bölgede yaklaşık 120.000(yüzyirmi bin) Müslüman ölmüş, öldürülmüştü.
14 Mayısta Rus orduları Van‘a girdi. Ermeni halkı tarafından çılgınca karşılandı. Türklerin sağ kalanları 17 Mayısta Van‘dan tamamen çekildi. 20 Mayısta Van, Rus kumandana teslim edildi. Hemen ardından, Rus koruması altında, Van‘da Ermeni devleti ilan edildi. Ermeni isyancı liderlerden Aram Manukyan Vali yapıldı.
Tüm terörist ve isyan girişimlerinde, Ermeni kilisesi önemli destekte bulunuyordu. Vaazlarda halka, – paltonuzu satın silah alın- diyordu. Ermeni isyanlarına Ruslardan başka, aralıksız olarak, İngilizler, Fransızlar, Amerikalılarda yoğun destek veriyordu.
Osmanlı içindeki tüm kiliseler, tüm yabancı kolejler, tüm yabancı basın kurumları, Osmanlı içindeki Avrupa ve ABD konsoloslukları, Ermeni isyanlarının baş eğitimcisi, destekçisi idiler.
Ermeni öğrencilerin ağırlıkta olduğu birçok Kolej( Robert koleji, Beyrut Koleji, Fırat koleji gibi) hem eğitim olarak, hemde yurt dışı siyasi destek konusunda isyancılara büyük yardım sağlıyordu.
Amerika‘da basılan Ermeni gazetesi, Gochnak 24.05.1915 tarihli yayınında, Van‘da yalnızca 1600 Türk kaldığını gerisinin öldürüldüğünü yazıyordu.
Bu olaydan sonra:
Van isyanı ve bölgedeki Ermeni çetelerinin, düşmana verdiği destek nedeniyle, savaş alanlarında yaşayanların tümünün acele olarak, başka yerlere nakledilmesi askeri bir ihtiyaç olarak görülmeye başlandı.
Daha geç kalınırsa, Ermenilerin yapacağı katliamların önüne geçilemeyeceği anlaşıldı.
İlk tehcir(Yer değiştirme) duyurusu 27 Mayısta yayınlandı. 30 mayısta yasalaştı.
Yöntem şuydu: Terörün en yoğun olduğu bölgelerdeki Ermeni halkını geçici olarak, ülke içinde savaşın olmadığı, tehlikeli olmayan bölgelerde iskan etmek.
Bu bölge, Suriye içinde Halep yakınlarında güvenli bir bölgeydi.
Naklin daha güvenli ve sağlıklı olması için, yol üzerindeki şehirlerin valilerine ilave para gönderildi. Nakledilen insanların iaşe, güvenlik ve sağlık ihtiyaçlarına yardımcı olması sağlandı. Yol boyunca Müslümanların olası saldırılarından korumak için ilave Jandarma grubu oluşturuldu. Hatta bu yeterli olmayınca, bölgedeki hapishanelerden adam çıkarılıp Jandarma yapıldı. Bu nakiller boyunca, Ermenileri korumakla görevli Türklerden, görevlerini aksattıkları nedeniyle, mahkeme edilen hatta idam edilenler oldu. Buna rağmen yollar bozuk, kağnı ve at arabaları ile yolculuk uzun sürdüğünden, yollarda hastalıklardan ölenler oldu. Zaten ülkenin her yerinde Açlık, hastalık ve savaştan sayısız insan ölmekteydi. Hastaneye kaldırılan Türk askerlerinin yarısı daha tedaviye başlamadan, açlıktan ve hastalıktan ölüyordu. Açlık ve hastalıklardan ölenlerin sayısı, savaşta ölenlerden 5 kat fazlaydı.
Birinci dünya savaşının bu en yoğun olduğu günlerde, Van ve çevresinde yaşayan Ermeniler, Devletin çağrılarına uymuyor, askere alınamıyordu. Hepsi de Ermeni çetelerin organizasyonu ile Yaklaşan Rus ordularına katılıyordu. Rus ordusunun ön saflarında savaşarak bölgedeki Türk, Kürt Müslümanları katlediyorlardı.
Eğer bölgedeki Ermeniler, devletin çağrılarına uyarak Osmanlı ordularına katılsalardı, en az 50 bin kişilik ilave bir ordu oluşturula bilecekti. Ve feci Sarıkamış faciası da yaşanmamış olacaktı.
Ama Van‘dan Erzurum’a kadar, bölgede yaşayan Ermeniler, yabancıların kışkırtmasıyla, Osmanlı’nın seferberlik ilanıyla askere çağırma emrine uymadılar. Üstelikte, silahlarıyla birlikte, hududu geçerek Rus ordularına katıldılar. Osmanlıyı arkadan vurmaya başladılar.
Böylece toplamda, Rus ordularında savaşan Ermenilerin sayısı 150 bini bulmuştu.
Yüzyıldır dünya kamuoyunu meşgul eden Ermeni sorununun yaratıcıları, dönemin ABD büyük elçisi Morgenthau( Musevi asıllı), İngiliz görevli yazarı Lort Bryce ve Osmanlı içinde görev yapan ABD’ li Protestan misyonerler ve Osmanlı içinde ABD kontrolündeki kolejlerin yönetimleridir.
(Bunların birlikte oluşturduğu — Mavi Kitap ve Büyükelçi Morgenthau’un hikayesi– adlı yayınlardır.)

 KENAN ÖZEK