ACAR TÜRKLERİ TARİHÇESİ

Acaristan Özerk Cumhuriyeti tarihçesi:

Acaristan Özerk Cumhuriyeti (Gürcüce: – Açaris Avtonomiuri Respublika), Gürcistan’ın güneybatı kesiminde yer alan özerk cumhuriyet. Yönetim merkezi Batum’dur. Türkiye’nin hemen kuzeydoğusunda Artvin ve Ardahan illeri sınırında yer alır. Artvin‘in Kemalpaşa ilçesinde bulunan Sarp Sınır Kapısı Batum’a açılır. Bir süre Osmanlı İmparatorluğu yönetiminde kalmış olan Acar Özerk Cumhuriyeti, 1921‘de imzalanan Kars Antlaşması‘nın bir sonucu olarak Acaristan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla kurulmuş, Sovyetler Birliği‘nin dağılıp Gürcistan‘ın bağımsız olmasından sonra bugünkü adını almıştır. Gürcistan’ın merkezî yönetimine tabi olan Acaristan Özerk Cumhuriyeti, Türkiye ile tarihî, dinî ve kültürel yakınlığa sahiptir.

1921 Kars Antlaşması metnine göre Türkiye, bölgeyi dinî toplulukların bütün haklarını garanti altına alan geniş bir yönetimsel özerkliğe sahip olması ve Batum limanından vergisiz şekilde serbest ticaret yapabilmesi koşuluyla Gürcistan’a bırakmıştır.

Acara Özerk Cumhuriyeti’ne ait
Adjara bayrağı
 BAYRAK
Acara Özerk Cumhuriyeti konumu
Başkent Batum
Resmî diller Gürcüce-Türkçe 
Etnik gruplar

(2014)
Hükûmet Özerk cumhuriyet
• Hükümet Başkanı
Tornike Rijvadze
Tarihçe:
• Batı  TÜRK HUN İmparatorluğu 3.yy
Avrupa HUN imparatoeluğu 5.yy
• Osmanlı‘ya katılması
1614
• Rus Çarlığı‘na katılması
1878
1921
• Gürcistan‘a katılması
1991
Yüzölçümü
• Toplam
2,880 km2 (1,112 sq mi)
• Su (%)
negligible
Nüfus
• 2019 sayımı
349,000
Para birimi Gürcü larisi (GEL)
Zaman dilimi UTC+4 (MSK)

 

Tarihçe:

Arkeolojik buluntulara göre Acara Neolitik Çağlardan beri insanların yerleşim yeri olmuştur.

Batı Türk Hun İmparatorluğu ve Avrupa Hun Devleti toprakları olan bu bölge Batı Türk Hun Devletinin yıkılmasından sonra, Antik Gürcü kabilesi Moshlar antik çağlarda bu bölgeyi yurt edindi,

Hun ırkının bir boyu olan Hırıstiyan Macarların, çoğunlukla islama geçmiş bir kolu olan Acarlar bu bölgeyi MÖ 7. yy dan 3. yy’a kadar Kolhis‘in bir parçası olarak sahiplenmeye devam etmişlerdir.

Bölge İberya Krallığı içerisinde MS 4. yy. sonlarında bir ilçe (saeristavo) olarak ortaya çıktı. MS 4. ve 5. yüzyıllarda Yunantüccarlar tarafından kolonize edildi, Acara sahili daha sonra Roma hakimiyetine geçti. Bathus (Bathys) (günümüz de Batum) ve Apsaros (Apsaruntos) (Modern Gonio) bu zamanların önemli şehirleri ve kaleleri idi. Arkeolojik çalışmalar günümüz Kobuleti yakınlarında Piçvnari‘de zengin bir antik kentin kalıntılarını ortaya çıkarmıştır. MS 2. yüzyılda Bathus, Romalejyonlarının önemli bir askeri üssüydü. Apsarostiyatrosu ile meşhurdu. 

Hristiyanlık döneminin başlarında Acara Aziz Andreas, Aziz Matta ve Aziz Simon isimleriyle bağlantılıdır. Aziz Matthias’ın Batumyakınlarında Gonio kalesine defnedildiği söylenir. Acara MS 2. yüzyılda Lazika Krallığı’na katılmıştır. Bölgenin kilit kalesi Petra(Tsihisdziri) Bizans ve Persler arasındaki Lazika Savaşı‘nda (542-562) önemli bir rol oynamıştır.

9. yüzyılda bölge iki Gürcü devleti; Tao-Klarcetive Egrisi-Abhaz Krallığı arasında bölünmüştü.

11. yüzyılda Acara birleşik Gürcistan Krallığı‘nın bir parçası oldu ve Samsthe Prensliği‘nin yöneticileri tarafından idare edildi. Bölge 11. yüzyılda Selçuklu Hanedanı ve 13. yüzyılda Moğollar tarafından harap edildi. Gürcistan Krallığı’nın bölünmesinden ve buna mütakip iç savaşlardan sonra Acara 1535 yılında Guria Prensliği‘nin bir parçası olana dek sürekli el değiştirmiştir. Bu dönemde CenevizlilerKaradeniz ticaret kolonilerinden birini Gonio‘da kurdu.

Osmanlı Dönemi:

Osmanlılar 1614 yılında bölgeyi fethetti. Acara halkı bu dönemde kademeli olarak İslamı benimsedi[6] Osmanlı döneminde Acara-yı Ulya (Yukarı Acara) ve Acara-yı Süfla (Aşağı Acara) sancakları kuruldu. Bu sancaklar Çıldır Eyaleti‘ne bağlıydı. Bu eyaletin merkezi de bazen Çıldır bazen Ahıska (Ahaltsihe) idi.

93 Harbi savaşı sırasında Acara halkının büyük bir bölümü Anadolu‘nun çeşitli yerlerine göç etti. Harpten sonra imzalanan Berlin Antlaşmasıyla Rusya İmparatorluğuna ilhak edildi ve Batum Oblastı kuruldu. 1883 yılında Batum Oblastı ve Artvin Oblastı birleştirilerek Batum yönetim bölgesi oluşturuldu.

Enver Paşa, Batum’da 1918

I. Dünya Savaşı:

I. Dünya Savaşı sırasında 3.Mart.1918 tarihli Brest-Litovsk Antlaşması’yla Osmanlı’nın toprağı oldu. Transkafkasya Komiserliği ile yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalmasından sonra 14.Nisan.1918′de Osmanlı askerleri tarafından ele geçirildi.

30.Ekim.1918 tarihli Mondros Mütarekesi gereğince Birleşik Krallık tarafından geçici olarak işgal edilmiş ve İngiliz yönetimi bölgeyi 20.Temmuz.1920‘de Gürcistan’a bırakmıştır. Türk Kurtuluş Savaşı döneminde Bolşeviklerin Gürcistan’a saldırısı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti Ordusu tarafından geri alınmıştır. Birinci meclise Akif Bey (Sümer), Ahmet Fevzi Bey (Erdem), Hahutzade Ahmet Nuri Efendi, Ali Rıza Bey (Acara), İmamzade Edip Efendi (Dinç) olmak üzere 5 Batum milletvekili seçilmiştir.

Sovyetler ile Türkiye arasında 16.Şubat.1921‘de Sovyetlerin Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti‘ne saldırmasıyla Türkiye ile Gürcistan arasında müzakere başlamış ve 23 Şubat’ta Sovyetler BirӀiği, Gürcistan‘a savaş ilan edince Gürcistan hükûmeti, Ardahan ve Artvin sancaklarının Türkiye’ye bırakıldığını bildirmiştir. Ertesi gün 24 Şubat’ta Tiflis, Kızıl Ordu tarafından işgal edilmiştir.

Müzakerenin sonucu Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordusuna bağlı birlikler 7 Mart’ta Ardahan ve Artvin‘i, 10 Mart’ta Ahıska‘yı almış ve 14 Mart’ta Batum ve Ahılkelek‘e girmişlerdir. Gürcüler Ahıska ve Ahılkelek’in Türkiye’ye verilmesine razı olmuş; ancak Batum’u vermek istememiştir. 16.Mart.1921‘de Moskova Antlaşması imzalanarak Batum’un Sovyetlere bırakılması kararlaştırıldıysa da bu haber cepheye ulaşmamıştır. Bu arada 11. Kızıl Ordu Batum’a yaklaşmaktaydı.

Gürcü ordusu Kızıl Ordu’nun saldırısına dayanamayarak son hattı olan SamatrediPotihattından geri çekilmiş ve ordunun büyük kısmı Bolşevikleşmiştir. 17 Mart’ta Gürcü hükûmeti Batum’u terk etmiştir. Gürcü kurucu meclisi Batum’u terk etmeden önce şu kararı vermiş: Batum’u Türklere terk etmektense Bolşeviklerde kalması daha iyidir. Çünkü bir gün Sovyetler ortadan kalkacak, fakat bir kere Türk olan Batum daima Türk kalacaktır.

17-18 Mart gecesi Gürcü hükûmeti Batum’u Türkiye’ye teslim ettikten sonra eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmetinin Gürcistan mümessili olan Albay Mehmet Kâzım Bey (Dirik) tarafından mutasarrıflık kurulmuştur.

18 Mart’de Bolşeviklik ilan eden Batum’daki Gürcü Alay Komutanı Giorgi Mazniaşvili REFKOM idaresini kurmuş ve Batum’un Gürcülere bırakılmasını istemiştir.

Kâzım Bey reddedince kendisinin kaldığı vilayet konağına saldırmış ve iki kuvvet arasında çatışma yaşanmıştır. Zor durumda kalan Türk birliklerin çoğu Çoruh‘un gerisine çekilmiştir. 19 Mart’ta Moskova Antlaşması cephe birliklerine ulaşmıştır. Ancak 20 Mart’ta Gürcüler Samaya ve Barshane tabya ve kışlalarına saldırmış ve çarpışma alanına gelen Kızıl Ordu süvari alayı Türk birliklerinin bütün eşyalarını yağma ettikten sonra esir almıştır. Türk askerleri 22 Mart’ta kadar tutuklu kalmışlardır.

28 Mart’ta 11. Alay Borçka‘ya çekildi, aynı gün Albay Kâzım Bey Batum’u bırakarak Trabzon‘a gitmiş, 7. Alay Batum (Çoruh sol kıyısı)’dan Hopa‘ya çekilmiştir. Ahıska’daki 15. Süvari Alayı Zaruşat‘a, 8. Alay Çıldır ve Çaksuyu‘ya, Ahılkelek’teki 29. Alay ve 9. Tümen Süvari Bölüğü Gümrü yakınlarına çekilmiştir.

Sovyetler sonrası:

2004 yılındaki iç karışıklıklar sırasında yıkılmış bir köprü

Sovyetler Birliği’nin çözülmesinden sonra Acarlar, 1991’de bağımsızlığını ilan eden Gürcistan’ın içinde kaldı. Acarların’ın bu tarihte başına geçerek otoriter bir yönetim kuran Aslan Abaşidze, bölgeyi Gürcistan’daki iç savaşın dışında tuttu. Ancak Abaşidze, kişisel servet edinmek, insan haklarının ihlali, suç örgütlerine göz yummak gibi konularda suçlandı. Eduard Şevardnadze’nin devlet Başkanlığı boyunca Tiflis yönetiminin fiilen denetimi dışında kaldı. ABD ve Soros destekli Karanfil veya Gül Devrimi olarak adlandırılan darbeyle 2004 yılında Şevarnadze’yi deviren Miheil Saakaşvili yönetimindeki muhalefet, Saakaşvili’nin Devlet Başkanı seçilmesinden sonra bu konuya da el attı. Bu çerçevede uzun süren ve savaş eşiğine kadar gelen kriz yaşandı. Rusya’yla yakın ilişkide olan Abaşidze, Kars Antlaşması‘na atıfla garantör ülke olarak Türkiye’den de yardım istedi. Türkiye sorunun barışçıl yollarla çözümünü desteklemekle birlikte, askeri müdahale durumunda Kars Antlaşmasına dayanabileceğini de belirtti. Yapılan diplomatik görüşmeler sonucunda gerekli desteği bulamayan Abaşidze, Mayıs 2004’te ülkeyi terk edip Rusya’ya gitmek zorunda kaldı. Abaşidze’nin devrilmesinden sonra, merkezi yönetim bölgenin özerkliğine müdahale ederek, özerk yönetimin birtakım yetkilerini kıstı, yönetimin belirlenmesinde değişikliğe gidildi.

Acaristandaki Türk kökenli halk, kendi aralarında ana dilleri olan Türkçe lisanını konuşurlar. Resmi kurumlarda ise resmi dil olan Gürcüce lisanını konuşurlar.