4 MADALYALI İSMAİL BAŞÇAVUŞ ve Binbaşı Yılanlıoğlu

 

(İSA KAYACAN)
Burdur’un Yenice Mahallesinden Kademlioğullarından Hasan oğlu 1303 doğumlu, ağır Topçu Başçavuş İsmail Doğaner, Çanakkale ve İstiklal Savaşlarında yararlılıklar, kahramanlıklar göstererek “gazilik” mertebesine yükseldi. Dört madalya aldı, adına destanlar yazıldı.
Duygularını zaman zaman şiirle anlatan İsmail Doğaner 90 yaşında 04.04.1972 tarihinde Burdur’da vefat etti. 05.04.1972 tarihinde askeri törenle, Burdur mezarlığındaki 248 parseldeki aile mezarlığında toprağa verildi.
Seddülbahir mıntıkasına topları yerleştirenlerden biri olan, yarası sarıldıktan sonra sedye üzerinde ateşe devam eden, düşman gemilerinin üzerine top yağmuru yağdıran, Çanakkale Savaşlarının bilinmeyen yönlerine ışık tutan kahramanlarımızdan biridir Kademlioğlu İsmail Başçavuş.
Bu satırların yazarı İsa Kayacan’ın Ocak 1991’de genişletilmiş 2 nci baskısını yayınladığı “Burdur Hatırlamaları” adlı kitabın 173-188 nci sayfalarında yeralan Kademlioğlu İsmail Başçavuş’un, tespit edebildiğimiz aşağıdaki görüşleri, önemlilik ve ilginçlikle karşımıza çıkmaktadır:
Çanakkale Boğazı’ndan geçip, Haydarpaşa’da şekerli kahvelerini içeceğini hükümetine rapor edenler, denizin dibinde tuzlu kahvelerini içmişlerdir.
– Türk vatanına göz dikenlerin gözleri kılıcımızın ucu ile oyulmuştur.
Nâra Burnu’na askeriye tarafından bir sefer noktası tertip edilseydi Dumlupınar Denizaltı Gemimizden 70-80 arkadaşımızı kaybetmezdik. Bunlar masum katarında şehitlerdir.
Çanakkale’de aldığım yarada kalan bir mermi parçası, İstiklal Harbinde Köşk Cephesinde geceleri düşman üzerine keşif kolu giderken iltihap edip, geriye sevkedildim. 36 senesinde mermi parçası hak tarafından dışarı atıldı.
– Alman Batarya Kumandanına “ateş altında kaldık, siz ateş edin” diye haber verdik ise de ateş açmadılar. Ateş açmadıklarını Alman Grup Kumandanına şikayet ettim.
– Yaşım yetmiş, vücudumda er kuvveti mevcuttur. Elan askerliğe devam etmekteyim. Ordumuz harbe lüzum gösterdiğinde, yüz yaşıma girsem de harbe iştirak ederim.

Kademlioğlu İsmail Doğaner’in yakınlarından elde edebildiğimiz ve başlığını koyduğumuz “Ordumuza Aşk Ola” adlı “Burdur’un Yenice Mahallesinde, No: 29’da” kaydı bulunan şiiri aşağıda sunuyoruz:

ORDUMUZA AŞK OLA…
Subh-u mesahlarda top başında olanlar
Hatt-ı âlisinden düşmanları bulanlar
(Ulül emri minküm) ayetini tutanlar
Medet Allah, ordumuza aşk ola.
Hakkın divanında olur mu hatır
Nice marifetler kalblerde yatır
Var ise eksiği Hüdam sen yetir
Medet Allah, ordumuza aşk ola.
Bin dokuz yüz ellialtı görenler
Hak ile bâtılı tefrik edenler
Doğan erin hakikatin bilenler
Medet Allah, ordumuza aşk ola.

BÜYÜK BİR KAHRAMAN
Hep hikaye düzecek değiliz ya, size bir de gerçek bir destan anlatayım. Bir yiğiti anlatayım ki, büyük milletimizin bu kadar katır çiftesine, aydın(!) çilesine, ecnebi sillesine rağmen nasıl olup da ayakta durabildiğinin sırrını az çok kavrayıp, kimlerin yüzü suyu hürmetine ayaktayız, bilelim:
Dostum Emekli Kd.Binbaşı İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Mustafa Hacıömeroğlu ile gitmiş, ziyaret etmişler: Burdur’da Mumcu Sokağında iki göz bir evde oturur, Çanakkale ve İstiklal Savaşları’nda büyük yararlık göstermiş 90 yaşında Topçu Başçavuş Kademloğlu İsmail namıyla bir kahramandır.
Yılanlıoğlu: “Birbuçuk yıldır felçli olmasına rağmen, dinç ve şendi. Zelzelede başlarına yıkılan evlerini de Vali Naci Bozkurt ile Tugay Komutanı yaptırmışlardı. Hanımı ile kendisine, şoför olan oğulları bakıyormuş” diyor, sohbetlerini anlatıyor.
– “İsmail Başçavuş’um Sen Meclis’te kabul edilen bir kanun gereğince 140 bin lira ikramiyeye ve ‘şeref aylığı’na hak kazandın müsadenle muameleni ben yaptırayım” dedim. Kademoğlu Komutan bana:
Olmaz oğul, dedi. Ben malul değil, gaziyim, Vatana para ile hizmet edilmez. Miri malda süt emen yetimlerin dulların, öksüzlerin hakkı vardır. Bu para haramdır, bana gelmez.
Ne diyorsun Başçavuş’um bu parayı İsmet Paşa bile alıyor. Sen ne diye hakkını almayacaksın?… Senin için haram değil bu.
İsmet Paşa demek fakir, ihtiyacı var ki alıyor. Benim çok şükür ihtiyacım yok.
Ertesi gün yetmişbeşlik hanımına “Başçavuşumun nüfus kağıdını bana getir, maaş bağlatacağım dedim. İsmail Başçavuş razı değilmiş. Hanım, şoför oğlu ile konuşmuş, o da;
-“O nasıl söz ana, demiş. Para için babamın gönlü kırılır mı?. Allah’a şükür ben size bakıyorum işte. Kefenin cebi mi var?.. Madem ki ‘haram’ diyor, ben gazi babama haram yedirtmem
Ziyaretçiler, bu asalet karşısında kendilerini tutamayıp ağlamışlar. Kendisi de Emekli Subay olan şair Yılanlıoğlu bir de destan döşenmiş. Tercüman Gazetesi, 25.03.1972)
BURDUR’DA
Türk Milleti büyük millet. Nerede ne cevherler olduğu pek bilinmese de büyüktür. Sevinçli gününde büyük, acılarından çıkmış olsa da.. Türkiye’de hemen her evden bir şehit çıkmıştır, her ailede bir “gazi” vardır. Yurdumuzun hemen her köyü, bağrında İstiklal Madalyası taşıyan şeref abideleriyle dolu.
Bu şeref abidelerinden birine eski Kastamonu Milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu Burdur’da rastlamış, şöyle anlatıyor:
Burdur’da Mumcu Sokağında iki odalı bir eve girdik. Odanın birinde çıplak zemine serili bir şilte üstünde beyaz sakallı, sol yanı mefluç bir ihtiyar yatıyor. Duvarda dört madalya asılı. Yatağın başında 75’lik nurani yüzlü bir Türk kadını. Bu ihtiyar, Çanakkale ve İstiklal Savaşları’nda büyük yararlıklar gösteren Topçu Başçavuş Kademloğlu İsmail. O zaman 90 yaşında olan bu kahraman savaşçı hatıralarını bütün teferruatı ile bize anlattı. Birbuçuk yıldır felçli olmasına rağmen, şen ve dinç. Fakrü zaruret içinde bulundukları gözden kaçmıyor. Bu kahramanı şoför olan oğlu bakıyormuş. Zelzelede başına yıkılan evini de Vali Naci Bozkurt, ile oradaki Tugay Komutanı yaptırıvermiş.
İşin hayret edilecek tarafı şu: Benim ve bazı mebus arkadaşların teklif ettikleri ve Meclisce kabul edilen kanun gereğince İsmail Başçavuş (Şeref aylığı) almaya hak kazandılar. Hal böyle iken, İsmail Başçavuş bütün ısrarlarıma rağmen bu maaşı almamakta direniyor. Ben de maaşı alması için kendisine çok ısrar ettim. Başaramadık.
O muhterem kadın öyle saf ve temiz bir şekilde kahramanımızı anlattı ki, hepimiz ağladık. Orada hemen bir destan yazdım ve İsmail emmiye hediye ettim. Memnun oldu. “Madalyaların altına bunu, asacağım” dedi.
Yılanlıoğlu’nun ibret verici mülakatını anlatan mektubu burada son buluyor. Ve destan başlıyor. (Son Havadis Gazetesi 21.04.1972)

BÜYÜK GAZİ BAŞÇAVUŞ
Atmadım ben mermileri boşuna,
Nişan aldım hep düşüne düşüne,
Düşmedim hiç menfaatin peşinde.     Ben Kademloğlu İsmail,
Etmedim kötüye meyil.
*
Yaralandım, Gazi oldum savaştım,
Çanakkale, Seddülbahir dolaştım,
Vatan için çelik kaleler aştım.     Ben Kademloğlu İsmail,
Cesaretim çok, az değil.
*
Düştüm, kalktım, yaralandım dönmedim,
Parlamadım ışıldadım sönmedim,
Çile çektim, acı duydum yanmadım. Ben Kademloğlu İsmail,
Canım pek, azıcık değil.
*
Vatanı kurtardım, çekildim yana
Maaş bile teklif ettiler bana
Ben reddettim, kalsın dedim vatana. Ben Kademloğlu İsmail,
Gözümüz toktur, aç değil
*
Kılıç çaldım, kelleleri uçurdum,
Bir mermiyle zırhlıları aşırdım,
Hücum ettim, düşmanları kaçırdım.    Ben Kademloğlu İsmail,
Gazi oldum, Malul değil.
*
Savaş bitti, ben çekildim işime
Haram lokma değdirmedim dişime,
Şeref ile şan getirdim eşime.        Ben Kademloğlu İsmail,
Şerefim var, servet değil.
*
Yetmişbeşlik eşim, bekler başımı,
Taşırmadan pişiriyor aşımı,
Elbet diker oğlum, mezar taşımı.     Ben Kademloğlu İsmail,
Yaş doksan, onsekiz değil
*
Altımda yatağım, üstte yorganım,
İki göz odam var, bir kuru canım,
Nüzül indi, hiç tutmuyor sol yanım. Ben Kademloğlu İsmail,
Zenginim, fakir de değil
*
Ceddimi sorarsan, Selçuk soyundan,
Cihana nam salan, Oğuz boyundan,
Atam köle değil, Türk’ün beyinden.    Ben Kademloğlu İsmail,
Kasılma, karşımda eğil.
*
Miri mala el sürmedim el gibi
Hep kükredim ilerledim sel gibi
Ilık estim, seherdeki yel gibi        Ben Kademloğlu İsmail,
Değilim harama mail.
*
Durağım Burdur’da Mumcu sokağı,
Sönmedi, parlıyor alnımın akı,
Daim zikrederim Cenabı Hak’kı.        Ben Kademloğlu İsmail,
Olmadı imanım zail.
*
YALINOĞLU sundu sana destanı,
Sen kurtardın, bu milleti, vatanı,
Sensin milletimin şerefü şanı.        Sen Kademloğlu İsmail,
Çok yücesin, cüce değil.

İsmail Hakkı YILANLIOĞLU
(21.02.1972- Burdur)
(Haberal’ın notu: 1980 sonrası kapatılan MHP’yi MÇP adıyla yeniden kuran ve ilk genel Başkanı da olan Şair İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, uzun yıllar Assubay okullarında öğretmenlik yapmış, nice Kahraman İsmail Başçavuşlar daha yetiştirmiş kaliteli bir Türk Subayıdır. Kahramanlık şiirleri yazan önemli şairlerdendir. Kastamonu Millet vekilliği yapmıştır.
1918-1992 yılları arasında yaşamıştır.