1993 OPERASYONU VE YENİ TÜRKİYE

5 Ocak 1993
Uğur Mumcu, Amerikan kölesi derin devletin, sözde Kürt özgürlük savaşçısı pkkyı nasıl kontrol ettiğine, her türlü eylem ve eylemsizlik emirlerini bu örgüte kendilerinin verdiğine, derin devlet ile derin pkknın içli dışlı olduğuna dair ulaştığı bilgi ve belgeleri zamanın Cumhurbaşkanı Özal ile paylaşmaya karar veriyor…

Randevu talebine olumlu yanıt alınca, çantasını alıp Çankaya Köşküne gidiyor.

Özal‘la durum değerlendirmesi yaparken, Özal silahlı kuvvetler komuta kademesi içinde yerli olduğuna güvendiği yegane isim olan jandarma genel komutanı Orgeneral Eşref Bitlis‘i de köşke çağırıyor, üçlü olarak değerlendirilmeye devam ediyorlar. Toplantı sonunda bazı çözüm planları üretiyorlar.

Amerika işini hep sağlam tutmuştur. Kendine biat etmeyenlerin karısını bile ajan olarak kullanabilecek kabiliyettedir.

Elbette bu görüşmeden de haberdardırlar.

17 ocak 1993

Mit müsteşarı Orgeneral TeoMAN KOMAN Mit binasındaki odasında davet ettiği sekiz gazeteciyle bir toplantı yapmaktadır.
Davetli gazetecilerin arasında Uğur Mumcu da vardır.
Bir ara KoMan, yakın gelecekte bazı sansasyonel cinayetler beklediğini, maktüller arasında şu an orada bulunan kişilerden de olabileceğini söylüyor.
Salon buz kesse de kimsenin başka soru sormasına izin vermiyor.

24 ocak 1993

Uğur Mumcu, sabah 08:30 gibi evinden çıkıyor, arabasına biniyor, kontağı çeviriyor…
Arabasıyla birlikte paramparça oluyor.
Yerli kurumların olay yerine intikalinden önce gahraman bir yüzbaşı, belediye çöp elemanlarına olay yerinde hiçbir kanıt kalmayacak şekilde yıkama ve temizlik yaptırıyor. (?)
Bunu neden yaptın diye soran yok. Soran olsa bile kaale alan yok.
Olay basın aracılığıyla ülkeye duyurulur duyurulmaz, CHPnin önde gelenleri, Kemalizmin en tanıdık simaları, hatta başbakan Demirel, faillerin adresini veriyor :
İrticacılar…
Ve hamasetle beslenen halktan yaklaşık altı yüz bin kişi bir kaç saat içinde organize edilerek, kahrolsun şeriat, Türkiye laiktir, laik kalacak sloganlarıyla tapınak mezara doğru yürüyüşe geçiriliyor…

17 şubat 1993

Jandarma genel komutanı Eşref Bitlis, üçlü toplantıda yapılan planı uygulamaya koymak, ülkeyi, kendi çocuklarının kanını döken, kaynaklarını heba eden bir habisten kurtarmak için Genelkurmay’dan tahsis edilen küçük bir jet ile Diyarbakır ‘a gitmek üzere Etimesgut‘tan havalanıyor.

Uçak henüz bir kaç dakika sonra Yenimahalle’deki Posta İşleme Merkezinde yere çakıldı.

Genelkurmay başkanı Doğan Güreş, vah vah, silah arkadaşımızı kaybettik, uçağın motoru bulandı da‘ dedi.

17 Nisan 1993

Özal Çankaya Köşkünde kalp krizi geçirdi. Özel doktoru piyasada yok. Ambulans yok.
Neçe sonra temin edilen bir ambulans önce Gata’ya götürüyor, ama ne hikmetse oraya kadar varmışken vazgeçip Hacettepe’ye yöneliyor.
Hacettepe’den bir saat sonra her türlü müdahaleyi yaptık ama kurtaramadık açıklaması yapılıyor.
Sonra Özal’dan alınmış olması gereken kan örneğini isteyen yerli kurumlara, kan tüpünün dikkatsiz bir hemşire tarafından düşürülüp kırıldığı bilgisi veriliyor…

Bir insan ömrünü neye vermeli ?
Sona eklenmeli sözün incesi.
Ayrılık gölünün kör dereleri.
Tükenip gidiyor ömür dediğin…

Velhasıl sözün incesi şu : adamların muhtaç olduğu kudret, bizim geri zekalılığımızda..
              Alıntıdır.

1 comment