“12 Eylül’deki gibi 500 bin kişiyi içeri alırız”

“12 Eylül’deki gibi 500 bin kişiyi iceri alırız”
Yukarıdaki bu cumle, 12 Eylül TERÖRÜ YOK ETME HAREKETİNİN
HAKLİLİĞİNİ ORTAYA KOYDU.

Sahur baskını savcılarından biri, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya, Hizmet Hareketi’ne karşı yürüttükleri operasyonda gerekirse 500 bin kişinin gözaltına alınabileceğini söyledi.
Savcı, 12 Eylül darbesi döneminde gerçekleşen yüz binlerce gözaltını hatırlattı ve “Devlet bunu yine yapar.” dedi.
22 Temmuz’da hukuksuz olarak yapılan sahur operasyonunun başındaki cumhuriyet savcılarından birinin, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya skandal ifadeler kullandığı ortaya çıktı.
Altaylı, dünkü köşe yazısında kendisinin dinlenmesiyle ilgili ifade vermek için gittiğini anlattı, savcının Hizmet Hareketi’ne karşı yürüttükleri operasyon için kullandığı şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye böyle şeyleri yaşadı.
12 Eylül’ü hatırlayın, o zaman 500 bin kişi gözaltına alınmıştı.
Binlerce kişi mahkeme karşısına çıkarıldı.
Gerekirse bu devlet bunu yine yapar, kendini korumak için” dediğini yazdı.
Altaylı isim vermedi ancak ifade tutanaklarından, savcının 22 Temmuz operasyonunun istihbarat ayağını yürüten Okan Özsoy olduğu öğrenildi.
Savcının darbeyi hatırlatarak yüz binlerce gözaltından söz etmesi büyük tepki çekti.
12 Eylül’ün mimarı Kenan Evren hakkında ‘darbe’ suçundan iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, “Savcının bu düşüncesi fanatiklikten öte sapkınlık, saplantı.
Göz korkutma.
Bu zihniyet kötü.
Savcı bu ifadeleriyle neyi kastettiğini açıklamalı.” dedi.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra 650 bin kişi gözaltına alınmış,
1 milyon 683 bin kişi fişlenmiş,
50 kişi idam edilmiş,
171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelenmişti.
Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılanmıştı.
Fatih Altaylı iki gün önce kaleme aldığı yazısında mayıs ayı ortalarında emniyetten arandığını ve kendisinin telefonunun istendiğini dile getirdi.
Daha sonra İşçi Partisi Genel Başkanı’nın desteklediği Aydınlık gazetesine bilgi sızdırdığı ve Balyoz’da ismi geçen Polis Başmüfettişi Selim Kutkan’ın imzasının olduğu müfettiş raporlarına dayanarak cumhuriyet savcısının, telefonunun dinlendiği iddiasıyla ifade vermeye adliyeye çağırdığını yazdı.
Bu ifade sırasında savcının camiaya karşı planlanan operasyonlarla alakalı söylediği skandal sözleri Altaylı tarafından dile getirildi.
Altaylı, savcının operasyonlar için çok kararlı olduğunu dile getirerek, “Bu meselenin sonuna kadar gideceğiz.
Bu iş artık ulusal güvenlik meselesi olmuş.
Ucu dışarıda, milli olmayan bir yapılanma.
Hedefleri bambaşka.’’ dediğini belirtti.
Ancak her zaman olduğu gibi iddialar soyut ithamlardan öteye geçmedi.
Altaylı, savcı ile konuşması sırasında Hizmet hareketi’nin çok büyüdüğünü ve yurtdışında çok yayıldığını dile getirerek, söylediklerinin zor olduğunu belirtti.
Bu ifadelere karşı Savcı, “Olabilir ama devlet gücü başka bir şeydir.
Bunları söküp atar.
Türkiye böyle şeyleri yaşadı.
12 Eylül’ü hatırlayın, o zaman 500 bin kişi gözaltına alınmıştı.
Binlerce kişi mahkeme karşısına çıkarıldı.
Gerekirse bu devlet bunu yine yapar kendini korumak için” diyerek devletin darbe döneminde yapılan gibi camiaya gönül veren herkesin gerekirse tutuklanacağını belirtti.

Daha sonra savcı, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da birçok kez dile getirdiği gibi camiayı üstler ve altlar olarak ikiye ayırdı ve “Şu kadarını söyleyeyim Fatih Bey, bu organizasyonun amacı başka ve kökü Türkiye’de değil.
Asıl amacı ve asıl niyeti bilen sadece tepede bulunan az sayıdaki kişi.
Aşağıda yüz binler hayır hasenat yaptığını düşünerek bunların yanında.
Onlar saf.
Asıl niyeti bilmiyorlar.
Bizim onlarla bir derdimiz yok.
Onları da bu yapının elinden kurtaracağız aslında.
Bizim hedefimiz, bu işin asıl amacını bilen ve dışarıdaki işbirlikçilerin menfaati için çalışanlar’’ dedi.
Savcı, konuşmasının bir yerinde “Gerekirse 500 bin kişiyi tutuklarız” diyerek tehdit ettiği topluluğu, hemen sonraki cümlesinde koruduğunu iddia edip kendi kendisiyle de çelişti.
Fatih Altaylı, savcıya asıl amaçlarının ne olduğunu sorduğunu, bunu da savcının kendisine anlattığını söyledi.
Savcı Okan Özsoy kimdir?
Fatih Altaylı’nın yazısına konu olan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Okan Özsoy, 22 Temmuz operasyonunda gözaltına alınanlardan, “yasa dışı dinleme” ile ilgili 39 kişi hakkındaki soruşturmayı yürütüyor.
Özsoy’un ismi bir de Zaman Gazetesi yazarlarına yönelik bir soruşturmanın başladığı ile alakalı haberlerde geçmişti.
Gazetenin avukatı, dosya üzerine bir araştırma yapmıştı.
Dosya UYAP kaydı nedeniyle avukatı, Çağlayan Adliyesi savcılarından Okan Özsoy’a yönlendiriyordu.
Avukat dosyayı sorunca savcının ağzından şu cümle çıkmıştı: “Dinlenilen taraf mısınız veya dinleten taraf mısınız?” Zaman Gazetesi de Özsoy’un bu yaklaşımını HSYK’ya şikâyet edeceğini duyurmuştu.
Twitter’da @fuatavni hesabından, 23 Temmuz 2014 tarihinde şu bilgiler paylaşılmıştı:
“Savcı Okan Özsoy, Başbakan’ın eski avukatı Numan Güzey’le ahbap olduğundan soruşturmanın başına getirildi.
Özsoy, operasyonu çok önce başlatacaktı, yanına savcı bulunamıyordu.
TIR olayında polisleri gözaltına alan Ali Doğan’ı atadılar.
Özsoy’un adliyedeki odasına Fidan’ın ekibinden birileri gelir sahte evrak oluşturmak için çalışırlardı.
Özsoy ve MİT’çiler 17-25 Aralık soruşturmasını yürüten savcı, hakim ve emniyetçilerin dosyasını didik didik etmelerine rağmen suç bulamadı.
Özsoy ve Doğan, Hizmet Hareketi’ni bitirme planı doğrultusunda elinden geleni yapıp delil üretiyor” demişti.
Kayasu: Korkutmaya çalışıyorlar
1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren hakkında darbe yapmak suçundan iddianame hazırladığı için meslekten ihraç edilen eski Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, savcının sözlerini ‘fanatiklikten öte bir saplantı alarak değerlendirdi:
Anladığım kadarıyla bu bir göz korkutma.
Ayrıca bir zihniyeti yansıtıyor.
Bugün yaşananlar o zihniyetin ortaya konulması.
Yani ‘Paralel yapı adı altında Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi’ni çökerteceğiz’ diyorlar.
Yanlış olan bu.
Sen paralel yapıyı çökert tamam.
Ama Fethullah Gülen ve sevenlerinin, devletle, paralel yapıyla alakası olmayan insanların ne kabahati var.