TİYATROLARDAKİ TİYATROLAR

Bazen tiyatroların içinde tiyatrolar oynanıyor. Bu oyunlar, gerçek tiyatro sevenleri de, gerçek oyuncuları da olumsuz yönde etkiliyor.
Aşağıda marifetleri anlatılan iç tiyatrocular gün geçtikçe azalıyor, ama nedense bir türlü bitmiyor.

1- Yer: Ankara Devlet Tiyatrosu, Yeni Sahne.
Oyun: Bir Yastıkta
Aktör: Cüneyt GÖKÇER (O dönemde Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, Dünya Çapında Rejisör)
OLAY: En önde oturan maganda seyirci, elinde tespih, koltuğunda kaykılmış, ayakların sahneye atmış oyun seyrediyor.
Cüneyt Hoca, oyun esnasında birkaç kere, ayaklarını çekmesi için kaş göz işaretiyle uyarmaya çalışıyor. Başaramıyor.
Çileden çıkan hoca, magandanın ayağına bir tekme atıyor, ama bu tekme biraz orantısız oluyor, Cüneyt Hoca Da üzülüyor, çünkü magandanın ayağının birisi çok inciniyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Cüneyt hoca’dan şikayetçi olmuyor, “ben hak ettim” diyor.

2- Aktör: Ferhan ŞENSOY
OLAY: Oyun esnasında sık sık işemeye çıkan bir seyirci her yerine döndüğünde yanında oturanlara “ben gelinceye kadar ne oldu” diye ısrarla sorar, önceleri kısaca anlatmaya çalışan seyirci daha sonraları bıkıp ısrarla sorulan sorulara cevap vermeyince sesini çoğaltır.
Buraya kadar işin farkında olduğu halde “ya sabır” çekerek rolünü yapmaya çalışan Ferhan ŞENSOY çileden çıkar ve seyirciyi dışarıya attırır.

3- Aktör: Levent KIRCA
OLAY: Oyun esnasında sık sık kapatmadığı cep telefonuyla konuşan maganda seyircinin kafasına elindeki davulun tokmağını fırlatır.
Aksilik ya tokmak maganda seyircinin tam alnına isabet eder.
Kaşı yarılan maganda seyirci kanlar içinde hastaneye kaldırılır.

4- Aktör: Müjdat GEZEN
OLAY: Oyun esnasında ayçiçeği çekirdeği çitleyen bir seyirci.
Müjdat GEZEN rahatsız olduğu gibi, maganda seyircinin yanındakilerin de rahatsız olduklarını fark eder.
Çaktırmadan oyun arasında işaret vererek, magandalığı bırakmasını ister.
Maganda bir türlü anlamak istemez.
Oyunda kullandığı darbukayı yanına gittiği magandanın başına geçirir ve dışarı attırır.

5- Aktör: Haldun DORMEN (Nazikliği ve kibarlığı ile tanınır)
OLAY: Yine en önde oturan parası bol bir maganda seyirci, ayakkabılarını çıkarmış oyun seyrediyor. Yanındaki seyirci ayak kokusundan rahatsız olup burnunu tutarak seyretmeye çalışıyor.
Farkına varan Haldun DORMEN antrakta uyarı haberi gönderdiği magandanın umursamadığını görünce saldırdığı magandanın boğazını imikliyor.
Metin SEREZLİ araya girip ayırdıktan sonra maganda nihayet ayakkabılarını giyiyor.
Nasıl olduysa maganda oyun içinde utanıp çaktırmadan tiyatroyu terk ediyor.

6- Aktör: Tolga TUNCER
YER: Ankara’da yıllardır, baş açık, yada kapalı analarımızın bacılarımızın da gidip tiyatro seyrettiği bir salon.
OLAY: Yine ön cephelerde oturan bir bayan seyirci ağzındaki sakızı sağa sola çevirip çiğneyerek oyun seyrediyor.
Aktör Tolga TUNCER rahatsız olup, Merhum Cüneyt Hoca gibi, oyun esnasında işaretler yaparak, seyirci hanımın sakızı çıkartmasını anlatmaya çalışıyor.
İşaretin farkına varan bayan, ağzındaki sakızı unutup, baş örtülü olduğu için bu işaretin verildiğini belirtiyor.
Tabi burada bir çok kişi rahatsız oldu.
Çünkü Aktör, Devlet Tiyatrosu memuru idi.
Amirleri de Devlet Memuru idi.
Çünkü, sakız çitleyen bu hanım seyirci de Başbakan’ın kızı Sümeyye Hanım idi.

Yukarıdaki olaylar sıradan olaylar olarak kaldı. Ama Başbakan’ın kızı olaya adı karışınca, tarihe geçen bu olay artık yüzlerce yıl sonra da konuşulacaktır.

7-     TİYATRONUN KAPISINDA BEKLETİLEN CUMHURBAŞKANI
Aktör: Muhsin ERTUĞRUL (Türk tiyatrosunun kurucusu-Hocaların hocası)
Yer: Istanbul Şehir Tiyatroları
Cumhurbaşkanı da Istanbul’dadır ve tiyatroya seyirci olarak gelecektir.
Cumhurbaşkanı’nın yeri protokol koltuğunda ayrılmıştır.
Oyunun saati bellidir. Saat gelir ve oyun başlar. Ama Cumhurbaşkanı halen yok.
Yarım saat sonra Cumhurbaşkanı’nın geldiğini öğrenen Merhum Muhsin ERTUĞRUL Hoıca, Cumhurbaşkanı’nın yanına gider, saygıyla selamladıktan sonra “İlk perde bitmeden sizi içeriye alamayacağım sayın Cumhurbaşkanım, Sizi benim müdüriyet odamda ağılayacağım” demiş ve başını eğen Cumhurbaşkanı odaya girip orada yarım saat oyalanmış.
Bu Cumhurbaşkanı, yedi düvele meydan okumuş, yoktan bir vatan varoluşunun kelle koltukta mücadelesini veren Atatürk’ten başkası değildi.
Ulu önder, bu meseleyi “sen beni nasıl bekletirsin, oyunu yarıda kesip beni içeriye nasıl almazsın” dememiş, böyle bir durumun diğer seyircilere saygısızlık olduğunu bildiği için sesini çıkarmamış.
İleri günlerde olayı sofra arkadaşlarına anlatmış.
“Bana dersimi verdi” demiş. Ama Muhsin ERTUĞRUL’un büyüklüğünü ve doğruluğunu da anlatmış.
Lider, işte böyle olur. Nur içinde yatsın.