Köyde Kırım Tatar adetleri halen azalmış da olsa halen uygulanmakta, yaşatılmaktadır. Özellikle adetlerin 1980’li yıllara kadar en yoğun uygulandığı pey, nişan ve TOY(düğün)lardan bahsetmek gerekir . KUDA ve kudagıy (dünürler) gönderilerek yapılan kız “istetme” den sonra sonuç olumlu ise aile arasında “PİY” adı verilen küçük bir söz kesme töreni yapılırdı. PİYde gelin kıza elbise, anne babalara hediyeler alınırdı. Erkek taraf bu hediyeleri işlemeli şık bir “BOHÇA” içinde getirdikten sonra kız taraf da ayniyle mukabele hediyelerini erkek tarafa sunardı.
Nişanda erkek taraftan yakınlardan amca, dayı vb.den oluşan biraz daha kalabalık (8-10-15 kişi) bir erkek grup kız evine kızın çeyizlerinden ve erkek tarafa hediyelerden oluşan sandık götürülürdü. Sandık ve diğer hediyelerin alınış verilişleri sırasında erkek taraf kudalarından çocuklar ve CAŞ’lar (kız-erkek gençler) için hediye ya da çoğunlukla para alınması adettendir (erkek tarafından bunun için önceden biri görevlendirilir).
Dualar edilip, yemekler yenilip, kahve, çay içildikten sonra erkek taraf kız tarafın hediyeleri ile birlikte döner.
Toylar ise Perşembe günü erkek tarafa akrabalar, komşular tarafından içi Katlama, Bohşa, kurabiye, elma, fıstık şeker vb dolu olan “SİNİ” (sofra tepsisi) ve içinde de paket içinde toy KAYIRLAV (hediyesi) gönderme ile başlar. Sini ile gelen yiyecekler gelen misafirleri ağırlamada da kullanılır. Gelen “TOY KAYIRLAVLAR” {düğün hediyeleri de evin münasip bir köşesinde sergilenirdi. Aynı gün toy için SOGUM SOYULUR (düğün yemeği eti için hayvan kesimi yapılır) . Katlama, bohşa, ulkum, kıyık türü hamurişleri pişirilir. Cuma günü misafirler gelmeye başlar. Cuma günü akşamı misafir katına (yanına) yemeğe akrabalar ve tüm köy cemaati davet edilir.
Cumartesi günü yeni gelen misafirler ve köy halkı için sofralar kurulur, yemek yenilir.
Akşamına kızlar için toy (kına gecesi)yapılır. Toyda kızlar-caşlar karşılıklı şınlama yapılır, darbuka, dare (tef) çalınır, oynanılır. Bu arada söylenen oynanan türküler içinde Kırım Tatar türküleri (“Seydosman”,“Ay bülbülüm” gibi) de mevcuttur. Kına gecesinde erkek taraftan görümceler de misafir olarak gelirler. Gelin kız görümceleri oyuna kaldırır, beraber oynar, görümcelere çember, kayınlara havlu bağlanır. Gece ise kızlar caşların ellerine kına koyarlar. Pazar günü gelin alıcı düzenlenir. Gelin alıcı gelin evinde gayet kalabalık bir şekilde kızlar darbuka çalması, oynaması şeklinde eğlenceli bir şekilde gerçekleştirilir. Gelin alıcı esnasında kız taraftan “toprak bastı” ismiyle para istenmesi, erkek taraftan da kız taraftan çember, başörtüsü istenip alınması şeklinde hafif çekişmeli eğlenceler adetlerdendir. Ayrıca gelin alıcı esnasında (son zamanlarda kına gecesi akşamı ) 1 adet gelin kızın kayını için, 1 adet de caşlar için tokuz (keten büyük kölek üzerinde kölekle beraber havlu, çorap, çevre, mendil, çember, marama ve 2 adet oyalı işli keseden oluşan toplam dokuz adet malzeme bulunan) erkek tarafınca seçilmişlere kız tarafça bağlanır. Pazar günü gelin alıcı gelinle beraber az sayıda kuda, kudagıy gelir. Akşamına köyün gençleri ve yaşça caş akrabalarla yenilen yemekten sonra açık artırma ile “tokuzlar” hatıra niyetine satılır, alınır ve KİYEV (damat) kapanır. Toy böylece sona erer.
Bundan sonra 1-2 hafta içinde gelin kız-damat ve erkek taraf yakın akrabalar kız tarafa akşam yemeğine gidilir. Bu bir bakıma kız tarafla tanışma, kaynaşma ziyaretidir.
Adetlerde özellikle toylarda söylenen şınlardan iki ayrı örnek. Birincisi toya yeni gelen bir misafirin söylediği şın . İkincisi (iki dörtlük) ise gelin gittikten sonra kız yakınlarınca söylenen bir şın:
Erte şıktım, keş kaldım
Aldım bayır,
Keş bolsada aytayım,
Toyun bolsun kayır.
Kırdan şıkkan bir payton,
Telbevi telden
Kıska ayaklı kız bala
Kısmeti elden.
Kız bala degenin
Kapının menteşesi
Tıngırday kalır
Anayın dört köşesi
Eskiden beri devam ettirilen bir adet de Hıdrellez (Kıdırlez) günü sabah tüm köy erkek ve çocuklarının köyün camisinde toplanıp dua edildikten sonra herkesin evden getirdiği kuzu sorpası, kalakay ve sütlacın birarada sofralarda yenmesidir. Bahar yağmurunun az yağdığı veya hiç yağmadığı senelerde kıdırlez günü köye yakın kırlık bir alanda beraberce “yağmur duası” na çıkılır.
[Yazı için kaynak kişiler: H.Nuri Gence, H.Mahfuze Gence, Hatice Gence, Muhtar: Ayhan Yıldırım]