PROF BAYRAKLI: Saç Kapatma Emri Yok, Baş kapanacak, Mezhepler Müslümanları Bölüyor.

#         İlahiyatcı Prof.Bayraklı: Başı açık namazın olmayacağını söyleyen kitap yok. Yasaklayabilecek otorite de yok. Kadın camiye gider, namazı başı açık kılar. Engelleyemeyiz
#         Kuran kadın-erkek birlikte namazı yasaklamıyor. Ama peygamberimizin uygulaması var. Kadın, erkekle aynı safta değil, kendine ayrilan yerinde namaz kılar.

#         Mezhepler ‘DiN’ haline getirildi. Kuran-ı Kerim’i egemen kılarsak, mezhepler dökülecek. Bilgiyi Kuran’dan alırsak, hatalar ortaya çıkacak
Dinlerin belli dönemlerde bazı sorunlarla karşılaştıkları bir gerçek. Hıristiyanlık 1500’lü yaşlarında büyük mezhep sorunları yaşamış, dinde reform gerçekleştirmişti. Katolik uygulamaların birçoğu değiştirilmişti.
Bugün Müslümanlık, Hıristiyanlığın o sorunlarını yaşadığı çağdadır. Hz. Muhammet’ten bu yana yaklaşık 1500 yıl geçti.
Müslümanlıkta teorik düzeyde süren birçok tartışmanın şimdi gündelik hayatta ve somut uygulamalarla karşımıza çıktığını görüyoruz. Özellikle kadının toplumda değişen yeri, Müslümanlığın yaşanma ve ibadet biçimini zorlayan bir gerçek olarak önümüze çıkıyor. Hayatın her alanında artık erkekle birlikte çalışan, üreten kadını, caminin dışında bırakmak zorlaşıyor.
Bizde din her zaman tartışma konusu olmuştur. Ama sanırım bu son tartışma daha ciddi boyutta. Çünkü belki de ilk kez dinde güncelleştirme böylesine ağırlıklı bir şekilde gündemimize girdi.
Tanınmış bir politikacının eşinin de başı açık olarak camide erkeklerle birlikte namaza durması, ibadet biçimimizi de gündeme getirdi. Önce namazdan başlayalım. Kuran-ı Kerim namazın nasıl kılınacağını tarif etmez. Namazın farz olduğunu, Allah’ın emri olduğunu, namazdan evvel aptes alacağımızı, rüku (eğilme) ve secde (yere kapanma) yapacağımızı bize Kuran-ı Kerim söylüyor. Fakat bu ibadeti yapma şeklini bize peygamberimiz öğretiyor. Namaz, erkek, kadın, Müslüman herkesin yapması gereken en büyük ibadetlerden biridir.

Müslümanlığın ilk günlerinden bu yana yaklaşık 1500 yıl geçti. O günden bugüne bütün bilgilerin hiçbir çarpılmaya, eksilmeye uğramadan ulaştığına,
Kuran için kesinlikle eminiz. Peygamberimizin özellikle namazla ilgili tatbikatı konusunda da kesin eminiz. Ancak peygamberimiz bazı şartlar altında bazı farklı uygulamalar yaptı. Mesela seferi olduğu zamanlar namazı iki rekata eksiltti. Mesela aptes alırken üzeri kanadığında, bazen ‘Aptesim gitmiştir’ dedi, ‘bazen gitmemiştir’ dedi.
Yani peygamberimiz bize alternatif yollar sundu.
Ama daha sonra gelen âlimler, kendilerinin bir varlık olduğunu hissettirmek için bazı konuları, ibadetleri zorlaştırdılar.
Apteste eli bir defa yıkamak yeterliyken, yok şu kadar yıkayacaksın gibisinden zorunlu olmayan bazı şeyleri zorunlu hale getirdiler.
‘Kadın camiye giremez’ diyenler de oldu.
Hacda ve kurbanda da böyle mübalağalar yapıldı.
Yahudilik ve Hıristiyanlık da böyle oldu.
İncil’i, Mukaddes Kitap’ı okuyun. Onlara neler neler girmiş.
Kaç tane İncil var. Yuhanna’nın İncili, Luka’nın İncili, Markos’un İncili var.
İnsanın İncili olur mu? Oluyor işte.

İslamiyet’te de mezhepler var. Mezhep, ‘görüş’ demektir. Bu mezhepler, Kuran’da yer almadığı halde kendi yorumlarını insanlara ‘din’ gibi sundular.
Biz bununla mücadele ediyoruz zaten. ‘Dini parçalayamazsınız, kendi görüşünüzü bize din olarak satamazsınız. Yorumlarınız yanlış’ diyoruz. İyi ki elimizde Kuran var, biz, dini kaynağından Kuran’dan alabiliyoruz.
Bugün Şiilik Alevilik, Vahabilik, Ehl-i Sünnetçilik… Bunlar din adına kutsanıyor.
Bir hoca televizyona çıkıyor, ‘Ben burada İmam-ı Azam’a göre konuşuyorum’ diyor. ‘Kuran’a göre konuşuyorum’ demiyor.
Halbuki Kuran’ı gönderen Allah’tır. Bir din Allah’a göre konuşulur, mezhebe göre konuşulmaz.
Hanefilik, Şafilik, Hambelilik, Malikilik… Bütün bu mezhepler hep büyük imamların görüşüdür.
Bizde de devletin Diyanet İşleri Başkanlığı, Hanefi mezhebine göre konuşmuyor mu? Diyanet, Hanefi mezhebine göre görüş açıklayıp, fetva vermiyor mu?
ama vermemeli… Evet veriyor. Bakın… Hanefi mezhebine göre dünyevi hukuku, İslam hukukunu konuşabilirsiniz. Din konuşamazsınız.
Dini ancak Kuran’a ve peygambere göre konuşursunuz. Maalesef böyle değil. Allah bunun olacağını bildiği için ‘Ey inananlar, Allah’ın ve peygamberin önüne geçmeyin’ diyor. Dinde kendi fetvanızı, görüşünüzü benim hükmümün önüne geçirmeyin diyor.
Mezhepler, imamların görüşünü yansıtırlar. İmamlarınki bir yorumdur. Bunlar din değildir.
Eğer İmam-ı Şafi’nin, Azam’ın, Hambeli’nin, Maliki’nin dediği din olursa, biri diğerinin fikrini kabul etmediği için, bu mezhepler birbirinin kâfiri olurlar. Bugün yaşanan bu.
Mezhepler din yapıldı, din haline getirildi.
İlim adamı olarak bizim çabamız dinde Kuran’ı egemen kılmak, Hz. Muhammet’i gölgede bırakmamak. O zaman mezhepler dökülecek. Mezhepler İslam’ı yanlış yorumladıklarını, insanları böldüklerini anlayacaklar.
Biz bilgiyi Kuran-ı Kerim’den aldığımız müddetçe, mezheplerin hataları ortaya çıkacak.
Namaza dönersek…Kadınlar namaz kılarken başlarını örtecek diye bir ayet yok.
Kadın, Nur Suresi’nin 31’inci ayet-i kerimesine göre başını kapatacak. Bu, ibadetini yaparken de öyle yapacak demektir. Bu bir yorum değildir, ayete mana vermektir.
Kimi örtünmeden, göğüs dekoltesini kapatmayı, kimi kulak memesine, saçın tek bir teline varıncaya kadar başın kapatılmasını anlıyor.
Nitekim şimdi de Kuran’ı sizin gibi anlamayan ilahiyatçılar var.
Prof. Salih Akdemir, ‘Ben başörtüsünün farz olmadığına inanıyorum. Kuran’da bu konu bir öneridir’ diyor.
Hayır,
Kuran’da ‘Kadın, başörtüsünü başına koysun’ diye emir var. Ama başına şal da koyabilir, başını örtüyle de sarabilir.
Kuran’da “SAÇININ BİR TELİ BİLE GÖRÜNMEYECEK” diye bir emir yok.
SAÇININ ÖNÜNÜ, KULAKLARINI GÖSTEREBİLİR. Kadın başını örtsün de istediği gibi örtsün.

Peki Kuran’a göre başı açık namaz kılmak günah mı? Günahtır demek doğru olmaz. Günah kavramı ayrı bir şey. Mesela aptes almadan namaz kılarsanız, namazın secdesini yapmazsanız buna günah denmez. Buna, ‘Namazınız olmadı’ denir. Çünkü sistemi bozuyorsunuz. Örtünme farzdır. Namaz kılarken bunu ihmal ederseniz namazınız bozulur.

Başı açık namaz kılınırsa namazın olmayacağını söyleyen bir kitap yok. Fakat peygamberimizin uyguladığı namaz kılma sistemi budur. Kadının avret yerlerini kapaması gerekiyor. Kadının başı avret yeri kabul ediliyor. EVİNİZDE BAŞI AÇIK NAMAZ KILABİLİRSİNİZ. Sakınca yok. Bu konu sosyal hayatta önemli.

Kuran-ı Kerim’de kesin bir söz olmadığına göre, bir Müslüman kadının camide başı açık namaz kılmasını yasaklayabilecek bir otorite yok. Kimse yasaklayamaz. Kadın başı açık camiye gider ve namazını kılar. Başı açık namaz kılanı engelleyemeyiz. Başı açık namaz kılan bir kadına, ‘Sen camiden çık’ diyemeyiz. Kimsenin böyle bir şeyi deme yetkisi yok.

Kanal D Haber’de Mehmet Ali Birand’ın konuğu olan ilahiyatçı Prof. Beyza Binici’yi dinledim. ‘Namaz farzdır, eğer başı açık ya da kapalı diye bir kadının namazına engel olursanız, farzı kesersiniz’ diyordu. Allah’ın emrini yerine getiren bir kadına başka hiçbir gücün engel olmaya hakkı olmadığını söylüyordu.
Peki hangisi daha büyük bir günahtır? Başı açık namaz kılmak mı yoksa bir kadının Allah’ın emrini yerine getirmesine engel olmak mı?
Engel olmak tabii.
Başı açık namaz kılmak günah değil zaten. Ama başı açık namaz kılarak camide olay yaratanlar, bu işi kasıtlı yaptılar. Bu kadınların samimi olduğuna inanmıyorum. Aralarında bir de misyoner vardı. Türkiye Hıristiyanlaştırılıyor. Bütün buralar hep kilise oldu.
Eğer cemaati varsa ibadethane açmanın ve insanların ibadet etmesinin sizce ne mahzuru var?
Osmanlı’dan bu yana ibadet edilen kiliseler, havralar var. Ama Ümraniye’de bir tane Hıristiyan yok, kilise var. Türk gençlerini Hırıstiyanlaştıracaklar demektir bu. Türk insanını Hıristiyanlaştırmaya çalışıyorlar.

Türklerin dinlerinden, vazgeçmeleri bu kadar kolay mı sizce?
Bazıları için kolay olur. Cahil adamı, ekonomik sorunu varsa kandırabilirsiniz. Kendi dinini ve değerini bilmiyor.
Peki… Allah’ın emri çok açık, ‘Namaz kılın’ diyor. Allah’ın emrini yerine getiren bir kadına başı açık diye engel olmaya kalkan biri, din adına Allah’ın emrine karşı çıkmış olmaz mı?
Olur.
Kimse kimseye engel olamaz. Biz, insanlara namazın şeklini öğretiriz. Örtünmesini söyleriz. Sonra nasıl kılacaksa kılar. Kimse bir şey diyemez.

Bir de kadınların erkeklerle birlikte namaz kılması meselesi var. Kuran, kadınların erkeklerle namaz kılmasını yasaklıyor mu?
Hayır yasaklamıyor.
Kuran’da öyle bir ayet yok.
Ama peygamberimizden bugüne bozulmadan gelen bilgi şudur:
Kadın camide kendine ayrılmış yerde namazını kılar.
Peygamberimiz döneminde, kadınla erkek aynı mahalde namaz kılmıştır ama aynı safta kılmamıştır. Kadınla erkeğin aynı safta namaz kılmaması tabiata aykırı olduğu için, kadınla erkeğin aynı safta namaz kılmasını dinimiz sakıncalı görür. Bir kadın önümde veya yanımda namaz kılarken, benim namaza konsantrasyonum olmaz. Kadın, erkeği etkiler. Bu iş doğa meselesidir. Kuran, doğayı çiğnemez. Din, insanın doğasına göre hareket eder. Zaten din, tabiat kanunu anlamına da gelir. Allah-u Taala insanın doğasını esas almıştır ve prensipleri koymuştur. Meseleye erkek olarak bakamıyorsunuz.

Nasıl?
Benim önüme bir kadın geliyor, secde ve rüku yapıyor da, ben etkilenmiyorsam, bu benim doğama aykırıdır. Kadını illa da erkeğin önüne koymanın anlamı da yok. Mesela cenaze namazında kadınla erkeğin birlikte saf tutmasının sakıncası yoktur. Çünkü cenaze namazında rüku ve secde yok. Ayakta yapılan bir duadır o.

Kadının erkekle namaz kılmasını yasaklayan kaynak nedir peki?
Yoktur.
Peygamberimizin uygulaması vardır, bunun Kuran’da yeri yoktur. Peygamberimiz caminin bir tarafında kadınlara, bir tarafında da erkeklere yer vermiştir.
Zaten biz de camide namaz kılarken aralarında perde olsun demiyoruz ki. Sağda kadınlar grup olur, solda erkekler. Veya erkekler önde, kadınlar arkada olur. Camilerde kadınlar için özel bölmeye, üst kata, odaya da lüzum yok.

Camilerimizde bugün durum böyle değil ama. Camiler kadınlara adeta kapatılmış durumda.
Caminin imamını, ana mahallini göremeyen kapalı bölümlerde kadınlara namaz kıldırılıyor ancak. Her yerde böyle değil.
Beyazıt Camii’ne gidin, kadınların yerini görün.
Beyazıt Camii 500 yıllık.
Biz günümüz camilerini konuşalım. Günümüz camilerinde kadına ayrılan yer hiç yok.
Ben her cuma Bostancı’da Tatarağa Camii’nde vaaz veriyorum. Camimde kadınlara vaazı görecek bir yer yaptırmayı düşünüyorum.
Namaz cemaatle birlikte nadiren kılınır. Çünkü NAMAZ FERDİ BİR İBADETTİR ve HERKES İBADETİNİ EVİNDE YAPAR.
Bir tek CUMA NAMZI TOPLU BİR NAMAZDIR. Kuran-ı Kerim, kadınlara ve erkeklere hitap eden genel bir ayetle cuma namazını ifade ediyor ve ‘Cuma farzdır’ diyor. Peygamberimiz, yorum yapmıştır ve kadınlara cuma namazı mecburiyeti koymamıştır. Ama ‘Gelebilir’ demiştir. Çünkü kadın çocuk büyütüyor…
Kuran’a göre, cuma namazı kadına da farz. Ve cuma, çok önemli bir namazdır.
Toplumsal sorunların tartışıldığı bir yerdir cuma namazı.
Ama cumalar uygulamada kadınlara adeta yasak hale getirilmiştir.
Bunun nedeni, kadını toplum hayatının dışına çıkarma çabası olamaz mı?
Bu Arap kültüründen gelen bir uygulama.
Kadınlar nasıl oluyor da Allah’ın evinin dışına çıkarılmış ya da camilerde odaya kapatılmışlar?
Erkek egemen bir toplum olunca sosyolojik açıdan böyle olur işte.
Camiler, devletin Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı.
Kuran’a göre kadın ve erkek eşitse, Diyanet, kadınları dışarıda bırakan camilerin yapılmasına nasıl izin verdi peki?
Diyanet bunu problem edinmedi. Eskiden beri gelen yorum ve gelenek gereği bu mimari sürüyor. Kadını dışlamak, Araplardan gelen bir olay.
Ankara’da Ulucami’de yaşandığı gibi camiye gelip namaz kılmak isteyen kapalı bir kadını dışarıda bırakmak, insan haklarına, ibadet özgürlüğüne aykırıdır.
İnsanın kendi mabedinde ibadet yapma hakkını engellemektir bu.

Amerika’da iki ayrı yerde iki kadın imam, cemaate namaz kıldırdı. Bunu yasaklayan bir ayet var mı? Yok.

İslam anlayışının, ibadet biçimlerinin sorgulandığı bir çağa giriyoruz galiba. Kadınların sosyal hayatta güçlenmeleri, İslam kültürünün kadına geleneksel bakışını zorluyor.
Bu çağda kadınları eve kapatmak, çarşafa sokmak, sesini bile namahreme duyurmasını engellemek mümkün mü?
Bu anlayış İslam’a aykırı. Kuran’da, Peygamber’in uygulamasında bu yok ama hayatın içinde var. Kadına yanlış bakış açısı biraz da Arap kültüründen kalmış bir olaydır.