POLİS VE SİLAHI

Malumları olduğu üzere polis, ilgili yasa tarifi ile devletin silahlı icra organıdır. Yine polis 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununun 16.cı maddesi sınırları içinde silah kullanır, ayrıca 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibi Hakkındaki Kanun gereği silah kullanabilir. Bunun dışında Türk Ceza Kanununun ilgili maddesinde düzenlenen Nefs-i Müdafaa çerçevesinde de canını korumak için her birey gibi silah kullanmakla mezundur.
Ne var ki T.C.K. nun da nefsi müdafaa durumunda karşılıklı silah denge esasına göre silahını kullanması çok zor olduğu gibi, 2559 ve 1918 sayılı yasalar doğrultusunda şartlar oluşsa bile, silah kullanmanın genel usul ve kuralları dikkate alındığında, nerede ise silah kullanmak, hele hele ateş etmek, silah tevcih etmek ve yaralama ya da öldürme hallerinde sorumluluktan kurtulmak adeta mümkün değildir. Bu haliyle de silah taşımak bir yükten öte bir şeye yaramamakta, çeşitli adli ve disiplin cezalarına vesile olmaktadır. Silahını bakımsızlık nedeniyle kullanılmaz duruma getirmek, umuma mahsus yerlerle, meskün mahallerde sebepsiz silah atmak, silahını mazeretsiz kaybetmek ve bilerek ya da bilmeyerek başkasının kullanımına vermek, hepsi soruşturma ve cezayı gerektiren hallerdir. İdareciliğim ve müfettişliğim dönemlerimde personelin sıkça meskün mahalde sebepsiz silah atmak, tabancasıyla başkasının suç işlemesi, silahını kaybetme, görevde sebepsiz yada haddi aşarak silah kullanmaktan çokça takibata uğradıklarını ve ceza aldıklarına tanık olmuşumdur.
O halde polise neden demirbaş silah verilir, silah hamallığı yaptırılır, silah kullanım halleri ve sahası bu denli kısıtlanır, hep düşünmüşümdür ve halende düşünür dururum.
Her şeyden evvel polisin görevde silahını kullanması için 2559 sayılı yasanın 16.cı maddesindeki şartların oluşması adeta imkansız olduğu gibi, kullansa bile, silah kullanmanın genel usul ve kuralları olan;
a- Silah kullanmaktan maksat ateş etmek değil, şahsı korkutmak ve caydırmaktır,
b- Silahı şahsın ayak bileklerinden bel hizasına kadar kullanmak gerekir,
c- Kalabalık yerlerde silah kullanılmaz ilke ve çerçevesinde bir işe yaramayacaktır.
O halde polis silahını süs olarak taşıyor demektir. Özel operasyonlar, koruma görevleri, çevre güvenlik hizmetleri dışında polis silahını nerede ve nasıl kullanacaktır?Görevliler bu haller için zaten uzun namlulu silahlarla görevleri sırasında tehciz edilir, görev hitamında silahları birimde koruma ve muhafazaya alınır. O halde sokakta, büroda yada herhangi bir yerde, izinde, göreve geliş ve gidişlerde, evde ne işi olur silahla? Olumsuz örnekler o kadar çok ki saymakla bitmez, işte birkaç örnek;
1-İlçenin birinde Emniyet Amiri ailece pikniğe gider, kafayı çeker ve çevredeki kalabalık önünde silah atar, şikayet vaki olur. İl imkanlarıyla takibat başlatılır. Başlangıçta sebepsiz silah attığı yönünde gelişir tahkikat, ne var ki birkaç zaman sonra büyükçe bir yılana ateş ettiği, yılanın olay yerinde ölü bulunduğu jandarma tahkikatıyla ve bir tutanakla tevsik edilir ve hazret ceza almaktan kurtulur. Böyle bir ortamın oluşması her zaman ve her sanığa nasip olmaz elbet, müdürünün hoşgörüsü, valinin ikna edilmesi, kaymakam ve jandarmanın olumlu yaklaşımları bu ortamı hazırlamıştır. Yoksa epeyce başı ağrırdı ve ceza alırdı o emniyet mensubu.
2-Bir İl Emniyet Müdür Yardımcısı hafta sonu civardaki plaja eşi, yeni evli kızı ve damadı ile gider, iki şemsiye kurulur yan yana, birinde eşi ve kendisi, yandaki diğerinde ise kızı ve damadı gölgelenmek için yerleşirler. Plaj hayli kalabalıktır. Sanık demirbaş silahını eşinin el çantasına koyar ve denize girer. Bir zaman sonra gençleri yalnız bırakmak isteyen eşi, çantayı kızı ve damadına bırakarak oda denize girer, kafalarında kavak yelleri esen genç çiftte denizden gözleriz deyip onlarda denize girerler. 15 dakika sonra sanık ve eşi şemsiye altına dönerler ve bakarlar ki çocuklar ve çanta ortada yok.
O kısa süre içinde plaj hırsızları fırsatı kollayıp götürürler çanta veGörüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı 'Polis Kemal ÇELEBİ Kaleminden; VE SİLAHI' Polise neden demirbaş silah verilir, silah hamallığı yaptırılır, silah kullanım halleri ve sahası bu denli kısıtlanır? Bugün demirbaş silahının statüsü değişiktir. Silah mensubun parası ile aldığı fakat görevde olduğu sürece devletin ipoteğinde bir eşyadır. Emeklilikte zati silaha dönüşmektedir. Ne var ki üniformanın bir mütemmimi ve zorunlu taşınması gereken bir yüktür.' silahı, jandarma olaya el koyar fakat bulamaz çanta ve silahı. Soruşturmayı ben yürütmüştüm. Sanık bana savunma esnasında; “yanıma almasaydım, evde bıraksaydım ve ben evde yokken çalınsaydı, o zaman neden yanıma almadığım ve evde bıraktığım sorulmaz mıydı?” diye sormuştu haklıydı elbet. Adama neden plaja götürdün diyemedim, neticede son emanet edilen şahıslar emniyet mensubu olmadıklarından onlar hakkında da disiplin işlemi yapamadığımdan sanığa ceza öngörmedim. Ne var ki tabanca gitmiş oldu.

3- Sene 1978, mahalle, muhit, cadde ve sokakları sağ yada solcu örgütlerin sahiplendiği anarşinin, kol gezdiği fırtınalar estirdiği bir dönem. Ben Emniyet Genel Müdürlüğünde Şube Müdürüyüm. İsmet Paşa muhitinde bir evde kiracı olarak oturuyordum. Hamam Önünde oturan yeğenime gitmiştim, Ramazan ayı idi, tavla oynarken vakit epey ilerlemişti, sahur vaktine doğru kalktım ve yaya olarak Saman Pazarı, Anafartalar derken eve 200-300 metre kala vilayet binasının köşesine geldiğimde duvar dibinden 4 delikanlı, ikisinin elinde tabanca olduğu halde önüme çıktılar, eller havaya dediler, kaldırdım ellerimi, etrafta in yok cin yok, tek başıma ben kaldım 4 eşkıyayla karşı karşıya, biri yanaştı, tam üzerimi arayacakken içlerinden biri; “Ben bu abiyi tanıdım,… Abinin evinde oturuyor, bırakalım gitsin” dedi. Bahsettiği şahıs ev sahibinin oğlu idi ve mahallenin örgüt liderlerindendi. Onun sayesinde kurtuldum. Eve geldim, sahur yapıp yattım ve başladım düşünmeye… Üzerimde tabancam olsaydı, şahıslar… abinin tanıdığı olmasaydılar, ya da karşı örgüt mensubu olsalardı, ne olurdu benim halim? Üzerimde tabanca olsa idi, doğrulan silahlar gölgesinde nasıl çekip koruyacaktım kendimi? O imkansızdı. Tabancamı alırlardı, gık bile diyemeyecektim. Encamım ne olurdu bilemem ama, tabancadan olacağım muhakkaktı. Ya sonrası? Kime ne diyecektim? Tabancamı 4 hayduda verdim mi diyecektim? İzansız bir soruşturmacı canıma okurdu vallahi. Hep dua ettim ve şükrettim Yüce Allah’a o anda tabancayı yanıma almadığıma. O gün bu gündür üniformalı olduğum haller müstesna ne demirbaş ve nede zati silah taşımadım. Meslek yaşamımda hamallıktan öte tabancanın hiçbir yararını görmedim.

Bir çok mensubun bilhassa yaz aylarında tişört ve gömlek altında silah teşhir etmekten başlarının ağrıdığını, silah taşımakta zorluk çektiklerini ve cezai takibata maruz kaldıklarını görmüşüm ve duymuşumdur.
Bugün demirbaş silahının statüsü değişiktir. Silah mensubun parası ile aldığı fakat görevde olduğu sürece devletin ipoteğinde bir eşyadır. Emeklilikte zati silaha dönüşmektedir. Ne var ki üniformanın bir mütemmimi ve zorunlu taşınması gereken bir yüktür.

Girizgahta izah edildiği veçhile demirbaş silahın yarardan çok zararı vardır diyorum. Kurum korumalarında, her türlü koruma görevlilerinde, operasyon ve toplumsal olaylarda görevli personele görevin devamıyla sınırlı uygun silah verilmeli, bunun dışında demirbaş silahı uygulamasından sarfı nazar edilmelidir. Bunun personelin mağduriyeti açısından yararlı olacağını sanıyorum.

Örneklemeler ışığında bu benim düşüncem ve tezimdir, takdiri yetkili ve sorumlu makam ve kişilere bırakıyorum.

Kemal ÇELEBİ[ Emekli Emniyet Müdürü
KAYNAK = http://caginpolisi.com.tr/53/21-22.htm