NE ŞAM’IN ŞEKERİ, NE ARAP’IN YÜZÜ.

“Ne Şam’ın şekeri,ne arabın yüzü” diye boşuna mı demişler zannediyorsunuz?

MASUM ŞEHİTLER GÜNÜNÜ KİMLER BİLİYOR ?
Rabova” nedir?
Bilmiyorsunuz değil mi?
“Yevmüşşüheda” de­sem…
Yani, “Masum Şehitler Günü”…
Hatırlayanınız çıktı mı? Sanmam!
Yazayım:
Tarih: 30 Eylül 1918.
Osmanlı, I. Dünya Savaşı’nı kaybetmek üzereydi artık. Alman Mareşal Liman von Sanders komutasındaki Os­manlı Ordusu, Şam’ı boşaltıp Halep’e çekilme kararı aldı.
Şam’da binlerce Türk aile­si vardı…
Binlerce kadın-çocuk Türk yollara düştü. İnsan acıma­sızlığının boyutunu nere­den bilsinler?
Tren, Şam-Rayak demir­yolunun geçtiği Rabova boğazında saldırıya uğradı. Boğazın iki yakasını tutmuş ayrılıkçı Araplar silahlarla treni taramaya başladı.
Saldırganların gözü öylesine kin doluydu ki, bir tek sağ çocuk bile bırakmadılar…
Rabova katliamının olduğu her “30 Eylül” günü “Ma­sum Şehitler Günü” olarak anıldı.
Zamanla unutuldu gitti!
Bırakınız “Masum Şehitler Günü” anmasını, “Rabova kıyımını” bile bilen kalmadı.
{SONER YALÇIN}