KUVVAİ MİLLİYE NEDİR?

KUVAYI MİLLİYE NEDİR?

Kuvayı Milliye millî bir ruhtur, silahlanmış halktır. Bir teşkilata tabidir. Düşmanları da vardır. Millî Mücadele’nin esasıdır. Kuvayı Milliye bütün bir millettir.

MİLLÎ BİR RUH’TUR

Bu kutsal birlik, bu bir araya gelip birleşme, Millî Mücadele’nin Kuvayı Milliye ruhudur. Bu ruhun kökü Çanakkale’dedir. O savaşta subaylarımızın, erlerimizin okumuş olanları, birçok sivil, şunu gördü: Biz kenetlenirsek, emperyalizmi yenebiliriz. İşte Kurtuluş Savaşı bu inançla yapılmıştır. Kuvayı Milliye ruhu dediğimiz ruh, o çok yaratıcı, yüceltici, birleştirici, büyütücü, imkânsızı kabul etmeyen, imkânsızı gerçekleştiren, şaşırtıcı ruh… Bu ruh, yalnız öncülerde yok; o, en küçük çocuğa kadar indirgenmiş bir ruh… Kadınımız da, erkeğimiz de, sarıklımız da, kalpaklımız da… Zenginiyle, fakiriyle, köylüsüyle, şehirlisiyle, yoksulluk içinde kıvranan Anadolu; dev düşman kuvvetlerine karşı, ancak o ruhla galip geldi. [Millî Birlik, 3]

SİLAHLANMIŞ HALKTIR

İttihatçılar ne yaptıysa, ben tersini yaptım. Komita fikrini değil, kongre, yani şûra fikrini benimsedim; askerî hareket yerine halk hareketi fikrini uyguladım. Halktan delege çağırdım, bunları topladım, Müdafaai Hukuk için kararlar alınmasını sağladım. Milli Mücadele’nin başlarında üstelik bu örgütlerin silahlı eylem kanadı da düzenli ordu değil, Kuvayı Milliye milisleriydi, yani silahlanmış halktı. Kongreler olağan gelişmeleriyle Büyük Millet Meclisi’ne, Kuvayı Milliye de Büyük Millet Meclisi ordusuna dönüştü.

BİR TEŞKİLATIN EMRİNDEDİR

İstanbul’da bir hükümet ve onun görünüşte bir ordusu vardı, fakat bir şey yapmıyordu. Diğer taraftan millet var ve milletin dayanışma ve birliğini temin eden bir ağ var. Sonra yine bir kuvvet var ki, bu teşkilata tabi ve bunun adı da Kuvayi Milliye idi.

DÜŞMANLARI DA VARDIR

Ortak iç ve dış düşmanların uyguladıkları planın bir noktası da, ülke içinde güvensizlik olduğunu ve Hristiyan azınlıklara saldırılarda bulunulduğunu dünya kamuoyuna göstermek, bu olayların Kuvayı Milliye veya millî teşkilât tarafından yapıldığına inandırmaktı. Biz, bu haince fakat itiraf olunmalıdır ki, çok ustaca girişime karşı olağanüstü önlem almak ve teşebbüse geçmek zorunda kaldık. Çünkü, İstanbul Hükümeti, düşmanın bütün bu oyunlarını gerçekten Kuvayı Milliye’nin üzerine yüklüyor ve yok edilmeleri için sert önlemler alacak yerde, durmadan Heyeti Temsiliye’yi suçlayarak ve baskı yaparak, bu faciaları yaratan düşman çetelerinin faaliyetine son vermeyi bizden istiyordu. [İç ve Dış Düşmanlar, 31]

KUVAYI MİLLİYE ESASTIR

Mütareke’den sonra milletimiz, yazgısına boyun eğer bir halde bulunuyor, varlığımızı imhaya istekli düşmanlar acı darbeler indiriyor, ülkemiz parçalanmaya aday bulunuyordu. Ancak ne mutlu ki, bazı olaylar, yukarda belirttim, milletimize saklık ve uyanış getirdi. Millet bireylerimiz yer yer birbirini aramaya, bulmaya başladı. Bunun sonucu olarak, teşkilat meydana geldi. Devletimizin bağımsızlığını mahvetmeye çalışan yabancılar, milletimizde böyle bir ruhun ortaya çıkacağını beklemiyorlardı. Burada yaşayan insanları, duyarsız yaratıklardan ibaret sanıyorlardı. “Böyle bir milletin kalıcılık hakkı olamaz!” kararlarını almada, bir millet mevcudiyeti göz önüne alınmadı, milletimizin olaylar ve darbeler neticesi olarak yer yer örgütlenmesine önem vermemişlerdir. Bu önem verilmeyen parçaların, savunmak istedikleri ve verdikleri karar ve bütün milletin kabul ettiği esas nokta “Kuvayı Milliye’nin esas, Milli İrade’nin egemen olması”dır. Teşkilatın ruhu budur. Bu amaçla teşkilat yayılmaya başlayınca, yabancılar, dikkatlerini Türkiye’ye çevirmeye başladı, asıl mahiyetine inanmadı; çeşitli memurlar, heyetler gönderdiler; bizde bir hayat hissi keşfettiler ve onu, yakından temasla incelemeye başladılar.

KUVAYI MİLLİYE BÜTÜN MİLLETTİR

Kuvvet mutlaka her türlü emre itaat eden, tam disipline sahip ordu halinde bulunandır. Ülkeyi ve milleti zarara uğratmayacak kuvvet, ancak odur. Halbuki bizim için kuvvet kaynağı, millettir. Milleti zarara uğratan ve nefretini kazanan bir kuvvet, elbette maksadın derhal kaybedilmesini icap ettirecek bir kuvvettir. Biz Millî Mücadele’de ülkenin her cephesinde ve merkezinde bu niteliklere sahip bir ordu kurduk. Allah’a hamdolsun, başarı eserlerini de gördük. Batı cephesinde Kuvayı Milliye dedik, halbuki hepimiz Kuvayı Milliye idik. Ordu Kuvayı Milliye idi. Köprülülü Hamdi Bey’in son nefesinde haykırdığı gibi: “Kuvayı Milliye yalnız ben değilim. Kuvayı Milliye bütün millettir. O ölmeyecektir.”

TC Vedat Urlu