Böyle giderse insanlar silaha sarılacak. Hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, her şeyi yaparlar.
Bu duruma çok uzak değiliz artık” diyor, ünlü Emniyet Müdürü, dürüstlük timsali Hanefi Avcı!
Bu sözler sıradan her hangi birinin sözleri değil.
Bu sözler, hem mesleki tahsil hem de hukuk tahsili olmak üzere iki üniversite tahsil etmiş,
35 sene bil fiil devletin en önemli görevlerinde bulunmuş,
“benim” diyen birçok siyasetçiden çok daha tecrübeli ve çok daha hizmet vermiş,
devletin sırlarına, bir çok siyasetçiden çok daha vakıf bir bilen olarak Hanefi Avcı tarafından söylenmiştir.
Aynı zamanda Istanbul 3.Bölgeden bağımsız milletvekili adayının sözleridir bu sözler.
Hürriyet Gazetesinde yayınlanan diğer bilgiler şunlardır:
Avcı, “Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabında,
Ergenekon ve Balyoz davalarını,
Polis teşkilatının içindeki Gülen cemaatinin nasıl örgütlendiğini,
CHP eski lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kaseti,
Generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını,
ve Türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor.
Avcı’nın kitabından bazı bölümler şöyle:
DANIŞTAY SALDIRISI
“Ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır:
PKK, Dev-Sol, Hizbullah gibi örgütleri Ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır.
Böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim.
Danıştay 2.Dairesi’ne yapılan saldırı,
Hrant Dink’in öldürülmesi,
Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka Ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez.
Bu iddialar zorlamadır.
EEGENEKON DAVASI
Ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur.
Geçmişte Türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (Malatya’daki Zirve Yayınevi Katliamı, Rahip Santoro Cinayeti) Ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor.
Amacın olayları aydınlatmak değil, Ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.
GARİP POLİSLER
Polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhine şahitlik yapmazdı.
Her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız.
Bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygularıdır.
Oysa şimdi işler değişti.
Bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor.
İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok,
tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.
Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var.
Artık bunu kabullenmeliyiz.
İLLEGAL İLİŞKİ
Olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir,
karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır.
Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler.
İstanbul, Ankara, Erzurum ve İzmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir.
Özel yetkili savcılar tarafından bu iller dışında gözaltına alınan ya da aranan kişiler hakkında karar çıkarmadan önce kimlik, iş ve ev adresleri gibi bilgilere ihtiyaç vardır.
Normalde bu bilgiler o illerin savcıları veya çok uygun olmasa da Emniyet Müdürlükleri üzerinden resmi yazışma yoluyla temin edilmesi gerekirken, bugüne kadar hiçbir yazışma yapılmamıştır.
O halde bu bilgiler nasıl temin edilmiştir?
İHBAR EDİYORUM
Kozmik odalarda birkaç gün süren aramalar yapıldı.
Burada hangi şüphe ve delil vardı, hangi iddialar üzerine buralar arandı?
Şimdi ben açıkça adres veriyorum, hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunları dilekçemde belirttim.
İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz?
Kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum.
Bulunacak yerleri de söylüyorum.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi neden denetlenemez?
İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur.
NE YAPILMALI KILAVUZU
Özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir,
bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz.
CEMAATLER
Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.
DİNLEMELER
Tüm özel yetkili mahkeme hâkimlerinin verdiği önleme (istihbari) dinleme kararları, bu konudaki TİB kayıtları ve İstihbarat merkezlerinde (polis-jandarma ve MİT) yasal olarak bu konuda tutmak zorunda oldukları tutanaklar birbirini teyit edecek şekilde kontrole tâbi tutulduktan sonra haksız ve şantaj amaçlı dinlemelerin tespit edilmesi gerekir.
YA BAŞBAKANKEN ŞANTAJ YAPILSAYDI
Baykal’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı?
Baykal bu ülkede muhtemel başbakan adaylarından biriydi, ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı olarak konjonktürün değişimine göre her zaman başbakan olması ihtimal dahilindeydi.
Bu video görüntüleri daha önce çekilmiş.
Baykal Başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu?
Acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur?
Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.
BU KİTABI NEDEN YAZDIM?
Aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor.
Son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır.
Tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın,
bu işler Emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor,
cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.
BU GİDİŞLE HERKES SİLAHA SARILACAK
Türkiye’de adalet çürüyor,
gerçi zaten çürümüştü ama bu defa yok ediliyor.
Böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak.
İnsanların hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, onlara en yakışıksız isnatlarda bulunulursa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, kendilerine atılan lekeyi temizlemek için her şeyi yaparlar.
Bu duruma çok uzak değiliz artık”