ELMA ŞEKERİ

Yanakları pembe bi’ adam var.
Ama nasıl pembe ?!
Elma şekeri gibi…
Elma şekerini yanakların da gezdirmiş gibi.
Süt dökmüş kedi gibi öpüşürken.
Öpüştükçe yüreği büyüyen.
Yanakları her gece öpülmeye müsait.
Ve arka plana atacak kadar dudaklarını,
Yanakları güzel bi’ adam var kolyemde beslediğim.
Bu adamı denizi olan bi’ şehrin, yağmurlar altında kalan bi’ gününde tanıdım ben.
Tanıdığım tüm aşklara bedeldi ağırlığınca.
Gözlerinde ki yıldızları fark etmemiş benden önce kimse.
Toplamak için parmak uçlarına yükselmemişlerde…
Oturdukları yerden ahkam kesmişler güya inandıkları aşka.
Adam haklıydı inanmamakta.
Bense kafaya koymuştum inandırmakta.
O da duymak isterdi eminim…
Can atardım hep yalan duymuş kulaklarına ‘ sevgili ‘ demek için !
Attığım o canlar savaşın ölen çocuklarına can versin,
Boşa gitmesin isterdim.
Yapımcısı görse ellerinin güzelliğini,
Piyanist filmleri yeniden çekilirdi.
Nitekim şanslı olan sadece benim benim bedenimdi.
Ve kalkardı tüm enstrümanlar sahiplerinin önünden.
Bu adam nice sonra denizi olmayan bi’ şehrin, buz gibi havalarına gitti.
Buz gibi havadan mıdır bilinmez,
Şehrin insanları da buz kesmişti.
Onu inandıklarına taşımaya çalışan küçük kadın,
Kendi şehrinin karmaşasında tökezledi.
Ama hiç unutmadı !
Yanaklarında elma şekerleri beslemiş adamı.
Nasıl unuturdu hem elmayı çok severdi, hem şekeri…
Gel zaman git zaman geçti …
Adamın sesi değişti değişmesine ama
Ne fark eder ki ?
Kurulan hayaller yerli yerindeydi.
Tanrının kalbinde saklı…
Sakalları vardı bazen bu adamın,
Küçük kadının gür saçları adamın sakallarına karıştıkça,
Körüklenirdi öpüşmeleri !
Yastık gözden gelen yaşlarla ıslanırdı içten içe…
Vakit geldikçe…
Gitme vakti…
Eve dönme vakti…
Küçük kadın evine döndü dönmesine,
Kalbinde bi’ valiz dolusu anlardan kalan fotoğlarlarla
Hepsi aklının içinde.
Elini alnına götürdükçe adamın dişleri gelirdi aklına,
Çocuklar gibi şendi dişleri, gülüşleri.
Şimdi kadın büyüdü.
Gökdelenlerde gezen ayakları, kaldırımlara değdi.
Değdi değmesine ama adama olan tek dileği değişmedi.
Kıyamet çanları çalmadan buruşsa bile tenleri,
Elma şekerinden olma yanaklara bi’ kere daha dokunmaktı dileği…
Hala en geçerli tek dileği adama dair…
Adam bekledi, kadın koyuldu yola…

Koyuldu koyulmasına ama
Ya çürüdüyse elma şekerleri ?
NİSA ESİRCİ