BİZ BU HALE NASIL GELDİK
Emniyet Genel Müdürlüğü ne demek istedi?
Türk ve Avrupa medyası bir polis memurunun gözaltına almak istediği kız çocuğuna elleriyle yaptığı tacizi konuşuyor.
Bu iğrenç olaydan hemen sonra Emniyet Genel Müdürlüğü bir açıklama yaparak:
“Eylemci kadının babası Fetöcüdür” dedi.
Öyle ise tamam.
“Baba Fetöcü ise onun eşi ve çocukları müslümana helaldir.”
Demek istenilen bu mudur?
Eğer buysa biz bu zihniyeti 15 Temmuzdan hatırlıyoruz
Peki bu açıklama bizi şaşırttı mı?
Elbetteki hayır
Biz millet olarak son 17 yılda bir çok değerimizi yitirdik.
15 Temmuz darbe girişimi ile de insanlığımıza son noktayı koyduk.
Eğmeden bükmeden dosdoğru yazacağım…
Hem nalına hem mıhına vurmadan yazacağım…
Çekinmeden, korkmadan yazacağım…
Noktasına virgülüne dokunmadan;
Sansürleyerek işlenen suçları hafifletmeden yazacağım…
17 Temmuz 2016
— Bana bak. O….. çocuğu. Bana bak bana. Rütben ne senin ulan ibne
— Piyade Binbaşıyım
— Çocuğun var mı ulan şerefsiz senin.
— Evet 10 Aylık kız çocuğum var benim.
— iyi… Senin o 10 aylık çocuğuna da tecavüz edeceğim şerefsiz.
Bu diyaloğu hatırladınız mı?
Hatırlamayan veya duymayan varsa bir defa daha hatırlatayım.
Hiç birimizin kabul ve tasvip etmediği, şiddetle lanetlediği 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tutuklanan ve suçunun karşılığı olan cezayı yüce Türk adaletinin vermesini bekleyen darbeci bir Türk Subayının hiçbir şeyden habersiz masum 10 aylık bebeğine yapılan sözlü taciz ve tecavüzdü. Bu diyaloğun pedofili kafası ise Polis üniforması giyinmiş insanımsı bir yaratıktı.
Bu ucube unutuldu. Hakkında bir soruşturma dahi açılmadı. Pedofili sapık bu insanımsı yaratık için kahraman diyenler bile oldu ya..
İşte o gün;
Adaletimizi yitirdik.
16 Temmuz 2016
— Abi vurmayın. Yemin ediyorum bizi tatbikata gidiyoruz diyerek getirdiler.
— Abi kurban olayım. Çekme Anam görmesin. Kendisi kalp hastası.Üzüntüsünden ve kahrından ölür.
— Abi bize ne emir verdilerse onu yaptık. Yapmasak bizi vururlardı. Vurma abi ne olur vurma.
Verilen emri uygulamaktan başka hiçbir günahı ve suçu olmayan bu yavruları kemerlerle, ucu çivili sopalarla döverek, boğazlarını kesti ve sonra köprüden aşağı attılar. Bunları yapanlara ömür boyu hukuki dokunulmazlık sağlandı ya….
İşte o gün;
Hukukumuzu yitirdik.
31 Aralık 2016
Başbakan Binali Yıldırım 2016-2017 yılbaşı akşamı Gaziantep’in Oğuzeli İlçesi’nde İl Göç İdaresi, Geri Gönderme Merkezi’ndeki askerler arasında bulunuyordu.
Başbakan Yıldırım ile karavana yiyen uzman çavuş Mahmut Uslu, Ankara’da yaşayan annesi Mürşide Uslu’yu telefonla arayarak yeni yılını kutlamıştı.
Uzman Çavuş Mahmut Uslu’nun, telefonunu alarak anne Mürşide Uslu ile konuşan Başbakan Yıldırıma Mürşide Uslu:
— “Oğlumu çok özledim, yanıma gelsin” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım ise, Mürşide Uslu’ya
— “Çocuklarınız bize emanet, burada iyiler” diyerek cevap verdi.
Sadece 30 gün sonra Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı’nda Mürşide annenin yavrusu uzman çavuş Mahmut Uslu şehit oldu.
Şehidin Annesi ağıtlar yakarak ağlarken, aynı saatlerde Başbakan Binali Yıldırım Meclisteki grup toplantısında milletvekilleri ve izleyicilere fıkralar anlatarak kahkahalar atıyordu ya….
İşte o gün;
Ahlakımızı yitirdik.
24 Kasım 2015
— Eyyyy Rusya siz ne zaman erkekçe savaşmayı öğreneceksiniz?
— Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı verecektir.
— Rus Uçağının vurulması emrini bizzat ben verdim
— Eyyyy Amerika senden dost ve müttefik olmaz
— Telefonları kırın, Amerikan dolarlarını yakın
Bu söylemleri hepimizin gözünün içine baka baka yapanlar ve bu eylemlere katılıp telefonlarını kırarak, Amerikan dolarlarını yakanlar utanmadan, arlanmadan tükürdüklerini yaladı ve özür dilediler ya….
İşte o gün;
Özgürlüğümüzü yitirdik.
22 Mart 2016
Türkiye kan dondurucu, iğrenç bir olaya şahit oldu. Türkiye’deki en yaygın Şeriatçı vakıflardan biri olan ve Erdoğan ailesininde mailece etkinliklerine katıldığı Ensar Vakfı’nın Karaman‘da ki Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’nin kiraladığı evlerde kalan 45 öğrenciye tecavüz edildi ve dönemin Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Sema Ramazanoğlu:
— “Bir kerelikten birşey olmaz” dedi.
Kendisine Milli, Yerli ve Müslümanım diyenler de yedi, yuttu ve hiçbir tepki göstermedi ya….
İşte o gün;
Namusumuzu yitirdik.
25 Aralık 2013
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle “istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız” şeklindeki tarafıma yapmış olduğu baskıyı kabul etmiyorum. İmar planlarının büyük bir bölümü Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla yapıldı. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Recep Tayyip Erdoğan’ında istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.” diyen kişi dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktardı.
17- 25 Aralık olaylarında bu açıklamayı NTV ekranlarından 80 milyon Türk Vatandaşının yüzüne okudu ve bizlerden bazıları da duymazlıktan, görmemezlikten, bilmemezlikten geldi ya….
İşte o gün;
Şerefimizi yitirdik.
30 Kasım 2016
Süleymancıların Aladağ’da ki 31 kız öğrencinin kaldığı yurtta yangın çıktı ve çıkan yangında, 11 yavrumuz diri diri yanarak can verdi. İhmal ve istismar kurbanı olan bu 11 çocuğun ailesi önce şikayetçi oldu ve daha sonra katil cemaatçilerden para aldıkları iddiasıyla şikayetlerini geri çektikleri konuşuldu ya…
İste o gün ;
Onurumuzu yitirdik
16 Temmuz 2016
Sakarya‘da toplanan yobazlar askeri lojmanların kapısına dayanarak;
“Kuran da yeri var, bunların karıları bizlere helaldir. Onları bizlere verin” diye bağırdı.
Bu askerlerin en başındaki kişi sessiz kalarak bu yobazları koruyan ve kollayanların safında yer alarak onların emirlerine girdi ya….
İşte o gün;
Biz İNSANLIĞIMIZI yitirdik.
Şimdi içimizde insanlıktan ne kadar kırıntı kaldı
Yada
Ne kadar insanımız kaldı bunu göreceğiz
Sevgiyle kalın- Temel Sağıroğlu