ALBERT EİNSTEİN’İN MUSTAFA KEMAL’E MEKTUBU

1492’de İspanya’dan kovulan Yahudi’lere Osmanlı’nın kucak açtığını bilen ünlü ilim adamı Yahudi Alman kökenli Albert EİNSTEİN, Yahudiler bu kez Almanya’dan kovulmaya başlayınca, Yeni bir Cumhuriyet olarak kurulmakta olan Türkiye liderlerine müracaatta bulundu: ALMANYA’DAKİ İLİM ADAMLARINI TÜRKİYE”YE ALIN, TÜRKLERE HİZMET EDELİM..

Mektup aynen şöyledir:
Ekselansları,
OSE Dünya Yahudi Dayanışma Birliği’nin Şeref Başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum.
Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler.
Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

Ekselansları,

OSE Dünya Birliği’nin şeref başkanı olarak, Almanya’dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye’de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum.
Sözü edilen kişiler, Almanya’da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler.

Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir.
Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler.

Ekselansları,

Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.

Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,

Prof. Albert Einstein
17-09-1933 Paris

Bu mektup devrin Başbakanı İsmet Beyin (O tarihde soyadı İNÖNÜ değil) önüne konduğunda, İsmet Bey bazı bakanlarla yaptığı iştişarelerden sonra olumsuz karar alınca, aşağıdaki cevabı verir..

14 Kasım 1933 tarihinde Başbakan İsmet İnönü’nün Albert Einstein’ın teklifini geri çevirdiği mektupta ise özetle şunlar yazmaktadır (Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi, 030.10.116.810.3) :

Saygıdeğer profesör,

İktidardaki hükümetin politikası gereği Almanya’da bilimsel ve tıbbi çalışmalarını yerine getiremeyen 40 profesör ve doktorun Türkiye’ye kabulünü dileyen mektubunuzu aldım.
Bu beylerin hükümetimiz kuruluşlarında bir yıl ücretsiz çalışmayı kabul ettiklerini gördüm.
Teklifiniz çok çekici olmasına rağmen ülkemiz kanun ve nizamları gereği size olumlu cevap verme imkânı göremiyorum.

Saygıdeğer profesör, bildiğiniz gibi şu anda 40’tan fazla profesör ve doktor istihdam etmiş durumdayız.
Çoğu benzer nitelik ve kapasitede olan bu şahıslar da aynı politik şartlar altındadırlar.
Bu profesör ve doktorlar burada geçerli kanun ve şartlar altında çalışmayı kabul etmişlerdir.
Şimdiki halde, çeşitli kültür, dil ve kökenlerden gelmiş üyelerle çok hassas bir oluşum geliştirmeye çalışıyoruz.
O nedenle içinde bulunduğumuz şartlar gereği daha fazla personel istihdam etmemizin mümkün olmadığını üzülerek bildiririm.

Saygıdeğer profesör,

Arzunuzu yerine getirememenin üzüntüsünü ifade eder, en iyi duygularıma inanmanızı rica ederim.

Başbakan İsmet

Yukarıdaki mektuplaşmalardan bir süre sonra Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (O zaman ATATÜRK değil), meseleyi öğrenmiş, mektupları istemiş, incelemiş, bu 40 ilim adamını ülkemize getirtmiş, daha sonra bu sayı 190’a çıkmış, bütün üniversitelerin ve önemli kurumların atılıma geçmesini sağlamıştır.
Gülhane Askeri Hastanesi, Istanbul Üniversitesi dahil, bütün önemli irfan yuvalarının ileri seviyeye ulaşmasında bu ilim adamlarının mühürleri, emekleri vardır.

Konudaki asıl mesele olayların gelişimi iken; Bazı dedikodu hastaları tarafından, yok bu mektup Albert bey tarafından gönderilmedi, yok bu mektup Atatürk’e değil, İnönü’ye idi, Yok bu mektup Milli Eğitim Bakanına idi’ gibi dedikodular üretilip yazılmaktadır.
Bu tip “ÖKÜZÜN ALTINDA BUZAĞI ARAYAN” insanlara lütfen itibar etmeyiniz..