AHMET YESEVİ KİMDİR?

AHMET YESEVİ
Hazırlayan: Bilhan Akkaya
Ahmet Yesevi; Türkler’in manevi hayatında önemli bir zattır.

Sufilik geleneğinin kurucusudur.

Bugünkü Kazakistan’ın Çimkent şehrinin Sayram kasabasında doğmuştur.

Dini ve tassavvufi eğitimini tamamlayarak eski adı Yesi, bugünkü adıyla Türkistan şehrine yerleşmiştir. Uzun yıllar maneviyat yolunda irşad ettikten sonra aynı bölgede vefat etmiştir.
Rivayete göre 63 yaşına geldiğinde; dergahında, yerin altında bir odacık inşa ettirmiş ve ölünceye kadar burayı çilehane olarak kullanmış; orada tefekküre dalmış ve ibadet etmiştir. 1166 yılında vefat etmiştir. Dergahının 100 metre ilerisinde mütevazi bir kabre gömülmüştür.

İbrahim adında bir oğlu olmuşsa da o hayattayken vefat etmiştir. Nesli; Gevher adındaki kızıyla sürmüştür.
14. yüzyılın sonunda Emir Timur; Türkistan bozkırlarında bu şöhreti ve nüfuzu yayılmış zatın kabrini ziyaret ederek buraya bir türbe yapılmasını emretmiştir. Birkaç yıl içinde burada; türbe, cami ve dergah ile bir külliye yükselmiştir.
Bu yapı Orta Asya’da en önemli ziyaret yerlerinden biridir. İki kubbeli dikdörtgen bir yapı olan külliyede merkezî bölümün ortasında büyük bir kazan yer alır. Yedi metalin karışımından oluşan bu kazanın etrafında bazı dualar ve kazan ustası hakkında bilgiler vardır. Önceleri bu kazana hafif tatlandırılmış su koyularak Cuma namazlarından sonra ziyaretçilere ikram edildiği ve şifalı olduğuna inanıldığı ifade edilmektedir. Bu kazan şu anda da türbe de bulunmaktadır.
Merkezî bölümün bitişiğinde Orta Asya kültüründe evliya türbelerinin sembolü olan bir tuğ (ucunda at kuyruğu kılları, sancak ve alem olan bir direk) ve bir kapı yer alır. Bu kapı Ahmed Yesevî’nin mezarının bulunduğu odaya (Gûrhâne) açılmaktadır. Ahşap oyma işçiliği ürünü olan kapının iç tarafındaki döküm halkalardan birinde, yapılış tarihi olan hicrî 797 (m. 1395) tarihi bulunmaktadır. Bu mezar odasının üzerinde küçük kubbe vardır. Yesevî’nin mezar sandukası, açık yeşil renkte bir taştan yapılmıştır. Külliyenin etrafı ve üzeri çinilerle süslenmiştir. Bunlar En’âm sûresinin 59-63 âyetleri arasıdır. Ayrıca dış cephede çinilerle ve Kûfî hatla Allah, Muhammed, el-Hamdü lillah, Allâhü Ekber, Lâ ilâhe illallah gibi yazılar işlenmiştir.
Türbe; Emir Timur’un vefatıyla tam olarak bitirilememiştir. Yapıma 1396 yılında başlanmış ve birkaç yılda bitirilmiştir. 4 yöne göre mihverli olan âbide 46,5 × 65 m. ebadında bir yer kaplamaktadır. Güneyde 18 metreye yükselen giriş takının iki yanında çifte minareler bulunmaktadır.
Eserleri: 1- Divan-ı Hikmet: Türkçe şiirlerini içine alan derlemenin olduğu eserdir.
2- Fakr-name: Dîvân-ı Hikmet’in mensur bir mukaddimesidir. O’na atfedilmektedir.
3- Risâle der Âdâb-ı Tarîkat: Taşkent’te yazma nüshaları bulunan bu küçük Farsça eser, tarikat âdâbı ve makamları, mürid mürşid ilişkileri, dervişlik, Allah’ı tanımak ve ilâhî aşk gibi konular hakkındadır.
4- Risâle der Makâmât-ı Erba‘în: Yesevî’ye nisbet edilen Farsça yazma ve küçük bir eser olup, şeriat, tarikat, marifet ve hakikattan her biri hakkında onar makam olmak üzere toplam kırk makam ve kaideyi ihtiva etmektedir. Şimdilik bilinen tek nüshası Kütahya Tavşanlı Zeytinoğlu İlçe Halk Kütüphanesindedir (nr. 1056, vr. 112a-113a)
Eser; Güney Kazakistan’ın Türkistan şehrindedir.